Fadıma

" O zaman bana öylesine gizemli gibi gelen şeyi şu anda ayan beyan görüyorum. Sen de görüyorsundur herhalde... İkimiz de öylesine bencil, öyle ben merkezli, kendi kendimizle öyle meşguldük ki kalbimizde başka birine verecek tek bir köşe bile yoktu. Biliyor musun? "
Reklam
"O sıralar asıl istediğim," dedi yumuşak sesle, "bir tür halı olmaktı; yollardaki o çok nefret ettiğin çamurlarla sivri taşlar ayaklarını incitmesin diye kendimi üstünde yürüyebileceğim bir halıya dönüştürmek. Bundan öte olumlu bir yanı, bir benciliği yoktu isteğimin. Yalnızca kendimi zamanla bir sihirli halıya dönüştürmeyi ve seni alıp götürmek istediğin bütün o diyarlara uçurmayı hayal ediyordum."
"Seni tanımazdan önce," dedi adam, "kendimle ilgili hiç kimseye hiçbir şey söylemezdim, hiçbir zaman. O geceyi hani o küçük Noel ağacını getirdiğim geceyi öyle iyi anımsıyorum ki! Bütün çocukluğumu anlatmıştım sana. Müthiş mutsuz olduğum için evden kaçtığımı, tam iki gün avlumuzdaki bir arabanın altında saklandığım halde kimsenin beni fark etmediğini anlatmıştım. Sen de dinlemiştin,gözlerin Işıl ışıldı; o küçük Noel ağacının bile beni dinlemesini sağlamıştın sanki, tıpkı masallardaki gibi."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Ne şahane bir dinleyicisin. O çılgın gözlerle bana baktığın zaman, başka hiçbir insana açmayı cesaret edemeyeceğim şeyleri bile sana söyleyebilirmişim gibi hissediyorum."
Ah, gençliğin ihtişamı! Gençliğin ateşi, yanan geminin alevlerinden daha göz kamaştırıcı; geniş yeryüzünün üzerinde sihirli ışıklar saçıyor, cesaretle gökyüzüne sıçrıyor; ancak zamanın, denizden daha zalim daha merhametsiz daha amansız bastırıp yok edebileceği - ve yanan geminin alevleri gibi zifiri karanlıkla kuşatılmış gençlik.
Sayfa 39 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Reklam
128 öğeden 106 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.