Bazı meslektaşlarım, Masonluk tarihini araştırdığımın bilinmesinin kariyerime zarar vereceğinden korkuyorlardı. Nasıl oluyorsa, Hitler'i Stalin'i araştırmak saygı değer bir iş oluyorken, Hür Masonluk için aynı şey söz konusu değildi. Avrupa ile Amerika arasındaki fark çarpıcıydı. Amerika'da, Mason tarihi toplumsal ve kültürel tarihin ayrılmaz bir parçası olarak görülürken, bu hareketin başladığı yer olan Britanya'da akademisyenler öyle bir şey yokmuş gibi davranmayı tercih etmişlerdi. Ancak günümüzde bazı şeyler değişiyor. Mason tarihi daha ciddiye alınıyor.
Sayfa 58 - Yurt YayınlarıKitabı okudu
208 syf.
8/10 puan verdi
·
104 günde okudu
DUVAR Deniz Ülke Arıboğan  1.Dünya savaşına tüm savaşlara son veren savaş denilmişti.  ABD son yüzyılda üç ayrı küresel çaplı savaştan galip çıkmasıyla süper güç oldu: 1.Dünya savaşında - Avrupa’nın köhnemiş monarşilerini 2.Dünya savaşında faşistleri Soğuk savaşta ise sosyalistleri yenerek süper güç oldu.  Herodot, Babil duvarları için
Duvar
DuvarDeniz Ülke Arıboğan · İnkılap Kitabevi · 2017212 okunma
Reklam
İspanyol imparatorluğu merkezden yönetilen bir otokrasiydi hazinesi Amerikan gümüşüyle taşan İspanya Kralı güvenle dünyayı hakimi altına alabilirdi Britanya ise hükümdarın gücü mutlak olmadı ülkenin varlıklı aristokrasisi daha sonra Parlamento baskısıyla hep arada kaldı hatta bir İngiliz kral Parlamentonun siyasal taleplerine direnmeyi cüret ettiği için 1649 idam edildi . Siyasal gücün geniş tabanlı olması nedeniyle servet daha yaygın bir temele sahipti Vergiler anca parlamento onayıyla koyulabilirdi . Bu güven girisimciler için önemli bir teşvikti İspanyollar , İngilizlerin gelişkin ve kentleşmiş toplumlara boyun egdirdigi yerlerde, sömurgelestirmenin etkileri yaygın biçimde olumsuzdu çünkü sömürgeciler kendi kurumlarını oluşturmak yerine yağmayi girişmeyi daha çekici buldular . Aslında Hindistan ve Çin büyük olasılıkla 16. Yüzyılda dünyanın en ileri ekonomisiyken 20. Yüzyıl başlarında görece yoksulluğa düşüren sapma budur . İngiliz ve Amerikan çekişmenin asıl özü ; İngiliz parlamentosunun Amerika kolonicilerine rizalarini almadan vergi koyma hakkı . Merkezden atanan koloni valilerinin temsil ettiği Londra'da kraliyet otoritesi ile seçilmiş koloni meclislerinin yetkileri arasında örtük bir çekişme var yüzyılı aşkın süreden beri örtük bir çekişme Aslında merkezilestirme eğilimleri 1688 de Stuart Hanedanının tahttan indirilmesiyle elbette durdu Nitekim "Şanli Devrim " kolonicileri kendi meclislerine konum olarak Westminster Parlamentosu'na denk saymaya özendirdi. Francis Ronald 1816 Telgraf 7 yıl savaşları 1756-1763 ilk kurşun sıkan George Washington
``Bu dünyada gerçek erkeklerin sayısı yalnızca üç, Emir`` derdi. Parmaklarıyla sayardı:`` atak, kurtarıcı Amerika, Britanya ve İsrail. Gerisi``-elini şöyle bir sallayıp püüf diye bir ses çıkartırdı-``onlar dedikoducu koca karılardan farksız.``
Alman ve Amerika Birleşik Devletleri kentlerinde sokakların aydınlatılmasında elektrik çoktan kullanılmaya başlandığı halde niçin Britanya kentlerinin sokakları ta 1920'lere kadar gaz lambalarıyla aydınlatıldı? Çünkü Britanya'daki belediye idareleri gazla aydınlatmaya büyük yatırımlar yapmışlardı, rakipleri olan elektrik ışığı şirketlerinin önüne yasal engeller çıkardılar.
Sayfa 293 - PegasusKitabı okudu
1953 darbesi derin ve kalıcı bir miras bıraktı. Şah, Musaddık'ı yok etmişti, ama onun -birçok yönden diğer büyük çağdaş ulusal kahramanları, Gandhi, Nâsır ve Sukarno'yu andıran gizemli gücü bir daha onun yakasına bırakmayacaktı. Darbe, monarşinin meşruiyetini ciddi anlamda sarsmıştı, hele de cumhuriyetçiliğin alıp başını gittiği bir çağda. Bu darbe şahı İngilizlerle, Anglo İranian Oil Company ile ve emperyalist güçlerle özdeşleştirmişti. Aynı zamanda ordu da aynı emperyalist güçlerle, özellikle CIA ve Mİ6 ile bir tutulmaktaydı. Amerikalılar da Britanya'nın fırçasıyla karalanmıştı; İranlıların gözünde başlıca emperyalist güç artık yalnızca Britanya değildi, onunla işbirliği yapan Amerika da düşmandı şimdi. Darbe, Ulusal Cephe'yi ve Tudeh Partisi'ni mahvetmişti. İkisi de toplu tutuklanmalar, örgütlerinin yıkılması, hatta liderlerinin idam edilmesiyle karşı karşıyaydı. Bu yıkım, sonunda dinci hareketin doğmasına zemin oluşturdu. Diğer bir deyişle, darbe, milliyetçilik, sosyalizm ve liberalizmin yerine İslam “köktendinciliğinin” konmasına yardım etmişti. Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, tarafsızlık ve sosyalizm çağında Pehlevi monarşisi ayrılmaz ve kaçınılmaz bir biçimde emperyalizm, çokuluslu kapitalizm ve Batı'yla yakınlaşma anlamına geliyordu. Nitekim 1979 devriminin asıl köklerinin 1953 yılına uzandığı pekâlâ savunulabilir.
Sayfa 161Kitabı okudu
Reklam
AMERİKA VE DÜNYA: BUGÜN, DÜN VE YARIN
Sözünü ettiğim bugün 1945'lerde başladı ve 1990'da sona erdi. Bu dönemde ABD dünya sistemimizin hegemonik gücüydü, tam olarak bu dönemde, bundan sonra değil. Bu hegemonyanın kökeni refahımızdı; bu hegemonyanın sonucu refahımızdı; bu hegemonyanın alameti refahımızdı. Bu tekil ve nadir ayrıcalığı hak edecek ne yaptık? Ululuğa mı ulaştık? Yoksa ululuk bize zorla mı verildi? Bugün, 1945'te başladı. Dünya uzun ve berbat bir dünya savaşından henüz çıkmıştı. Savaş alanı batıdaki adadan (Büyük Britanya) doğudaki adalara (Japonya, Filipinler ve Pasifik adaları) kadar ve Avrasya'nın kuzey bölgelerinden Kuzey Afrika'ya, Güneydoğu Asya'ya ve güneyde Malinezya'ya uzanan tüm Avrasya kara parçasıydı. Bu koskoca bölgede büyük bir insan hayatı kaybı ve dünya üretiminin büyük kısmını oluşturan fiziksel stokta büyük bir tahribat gerçekleşti. Kimi alanlar diğerlerinden daha fazla tahrip olmuştu, fakat bu dev bölgenin hemen hemen hiçbir kesimi bundan tamamen kurtulamadı. Aslında araç-gereçleri ve ulusal altyapısı el değmeden kalmış tek büyük sanayi bölgesi Kuzey Amerika'ydı. ABD'deki fabrikalar sadece bombalanmamış olmakla kalmamış, savaş planlaması ve seferberliği sayesinde yeni verimlilik düzeylerine de ulaşmıştı.
Metis YayınlarıKitabı okudu
578 öğeden 371 ile 380 arasındakiler gösteriliyor.