_Yas, sevilen bir şeyin kaybına verilen hüzünlü bir tepkidir. Melankoli’de de aynı hüzün vardır ama yastan farkı, nesnenin kaybı içselleştirilerek egonun kendisinin kaybına neden olur. Bu yüzden yasta dünya boş görünür; melankolide ise egonun kendisi. Melankolide nesnenin kaybıyla egonun kaybı aynı şey haline gelir. Özsaygıdaki tahribat yasta
Kısa bir sunumun ardından dünyanın bir çok yerinde, özellikle pek de rağbet edilmeyen yerlerinde yaptığı seyahatleri olabildiğince ayrıntılı olarak anlatmış.
Sunumun iki can alıcı cümlesi var. Birincisi, "Gitmek, zamanı, alanı, yaşamı yeniden yoğurmak, yeniden biçimlendirmekti...." İkincisi, Çünkü her gidişte ve her dönüşte ne gördümse,
_Rüyanızda şeytanla mücadele ettiğinizi gördüğünüzde fark edeceksinizdir ki mücadele ettiğiniz yalnızca kendinizdir. Düşünü gördüğümüz kimse, İçimizdeki diğer yandır. Tanrım şükürler olsun ki beni böyle yaratmamışsın. Düş, düşü gören kişiye değil, bir topluluğa, halka, insanların tümüne aittir. Gelecekteki kişiliğimiz çok önceden oradadır ama
MODERN* DÜNYANIN "İNSANAT" BAHÇELERİ...
O bir Afrikalı’ydı.
Kongo'lu bir pigme.
Boyu sadece 1.49’du.
46 kiloydu.
23 yaşında, evli, bir çocukluydu.
Güler yüzlü, hayat dolu bir insandı.
Adı Oto Benga’ydı.
Kendi dilinde “Dost” demekti.
Bir gün Kasai nehrinde balık avlarken yakaladılar onu. Yakalayan Amerikalı din adamı Samuel P.