Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.14
Amerikan Şiiri beni her zaman estetiğin ikircilliğine itiyor. Yani anlatılan nesnenin arzu duyulduğu haliyle açık ancak öznenin sevenin görünmez olduğu bir edebiyat. Dilin çeviri ile aşınmasının etkisinden de belki şiirler nesnelerin çevresinde dönüyor. Bu da öyle bir eser. Şairler ilk kez tanıştım sanıyorum. Birkaç eserini dhaa okuyacağım.
Zıtlıklar kitabı diyebilirim. Çok karışık. Okuması zor. Ama kitabın sonuna geldiğimizde bu zıtlıkların nedenini anlıyoruz. Şiirleri gibi değil romanı Ömer Yıldız'ın popüler tarzda yazılmış bir Amerikan Filmi gibi. Ama ben çok keyif aldım. Cinayet sahneleri muhteşem işlenmiş ve olması gerektiği gibi çok rahatsız edici. Bir filmi izlerken hissedeceğim korkuyu kelimelerle aktarabilir yazar. Kitap bu konu da tepki de almış. Eee olması gerek bu zaten... :) cinayet romanı ya :) Hayatında cinayet romanı okumayan arkadaşlar bu kitapla başlamasın o zaman.
İlk kitabından itibaren yapılan incelemelerin tümü
İKİNDİ ÜSTÜ
Tam garip başından sonuna kadar garip etkisi var. Ben de diyorum Edip ağabey neden bu kitabını reddediyor.. sebebi anlaşıldı. Orhan Veli kadar becermiş bu işi :) ama oldukça normal Edip ağabey bu kitabı yazdığında 19 yaşındaymış o zamanlar Türkiye de bir garip etkisi vardı. En azından
Edip Cansever'in Umutsuzlar Parkı kitabı 4 temel bölümden oluşsa dahi yapı olarak aslında tek bir şeyi niteliyor "yalnızlık." Ama bu yalnızlık öyle tek kaldım mutsuzum değil, topluma ya da topluma mal olmuş bu sisteme bir sitem bir eleştiri var. O yüzden diyor ya kitabında "bitmedi diyorum şaşkınlığımız" bu umutsuzlar parkındaki insanların çığırtkanlığıdır. Alışmak zorunda bırakıldıkları bu sistemi şaşkınlıkla imler Edip Cansever. Aslında kendiside arada kalmıştır bir türlü zihin deformasyonuna uğruyor gidiş gelişlerde. O yüzden Umutsuzlar Parkı diyor bir yerde şaşırmak lazım geliyor buna en çok umud için direnirken. Umudun kavgası duyulmasın diye gizlemiş bunu ve toplumun varoluş mücadelesini yansıtmaya çalışmış.
Tâbii ikinci yeni anlayışı imgeler çağrışımlar çok fazla şiirinde. Şiirlerini demiyorum bazı kelimeleri dahi anlamak için düşünmek gerekiyor. Bunu bu kadar zorlaştırmamak gerek duyguya düşünceyi kattığın an sihrini kaybediyor. Burada da bu oluyor işte umudun mücadelesine mi bakalım çağrışımların umutsuzluğuna mı düşelim edip bey?
Amerikan Bilardosuyla Penguen başlığındaki şiirleri beğenmedim.
Çember ona nazaran idare ederdi
Umutsuzlar Parkı en iyisi
Sığınak o da çok güzeldi ki hatta Umutsuzlar Parkı'yla yarışır.
Bu aralar okumalarım genellikle Amerikan edebiyatı üzerinden gidiyor. Bu eserden sonra biraz Türk edebiyatına dönmeyi düşünüyorum zira o kulvarı biraz ihmal ettim gibi. Bu kitaba gelirsek arka fona bir caz müzik açın ve şiirleri okuyun derim...
‘Martin Eden’, Jack London’un 1909 yılında yazdığı klasikleşmiş romanıdır. Bir gemi işçisinin yazar olma çabasının anlatıldığı romanda tutkulu, aşık, kalıplaşmış düşüncelere karşı duran, sorgulayan, inanan ve idealleri uğruna, çıkarına olmasa da düşündüklerini cesurca ifade eden gemi işçisi Martin Eden anlatılır.
“Hikâye ABD’de, 1800’lü yılların
