1984, bir kabus senaryosu. Orwell'dan yeniden mükemmel bir distopik eser. Hayvan Çiftliği'ndeki gibi kötü bir iktidar konusu. Hayvan Çiftliği'nden farklı olarak baştan özgürlük ilkesini savunarak sonradan diktatörlüğe dönüşen bir iktidar olmayıp, özgürlük vaadini vermeden 'ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR' sloganını savunan bir iktidar. 1984'te siyasal özgürlük, düşünce özgürlük, bireysellik, cinsellik, aşk kavramlarının yok olduğu totaliter iktidar olan bir ortam. Her an tele-ekranlardan izlenen, dinlenen, düşünce polisleri tarafından buharlaştırılan, cinselliğin sadece çocuk yapmak için olan ve bu çocukların doğduğu andan itibaren parti için yetiştirilen, büyüdüğü an sizi düşünce polislerine ihbar eden bir dünya. Ve iktidar da olan totaliter parti. Bütün her şeyin parti olduğu ve partininde Büyük Birader olduğu. Tek gerçekliğin partinin olması. Hem zeki hem bağnaz olan insanlar, bir yanda korkmuş, ezilmiş ve düşünce suçlularının devrim yapabileceğine inandığı proleterler. Geçmişin günü gününe, dakika dakikasına değiştirilmesi, sadece belleklerde kalması ve bununda '101 numaralı oda' da türlü şekillerle değiştirilmesi.
1984, hem şimdiye hem de geleceğe bir uyarı niteliğinde mükemmel bir kült kitap.