“Felsefesinin özelliği ve yaşadığı dönem nedeniyle, Thomas Hobbes'u da reformasyon dönemini aşmış ve "modern felsefe dönemi" içerisinde değerlendirmek gerekir. Çünkü, on yedinci yüzyılın sonlarında Avrupa'da artık teoloji ve onun gölgesinde kalan felsefe çok zayıflamış, daha özgür ve özgün bir felsefe ile, deneysel, matematiksel bilimlerin de temelleri atılmıştı. Bu dönemde, hakikatin peşinde olan bir de doğa bilimi ortaya çıktı. Artık felsefe de teoloji ile değil, bu kez de bilimle işbirliği yapmak durumunda idi. Bu nedenle, felsefenin, bilimle ilişkisi konusunda kendine bir yer belirlemesi çok önemliydi. Yeniçağdaki felsefenin özelliği büyük ölçüde, felsefe ve doğa bilimi (özellikle de fizik) arasındaki sınırları bulma girişimiydi. Rasyonalist filozoflar, Descartes ve Leibniz, ampirist olan Locke ve Hume ve sonrasında transandantal Kant için bu çabalar önemliydi. Bu dönemde, felsefenin doğa bilimi uğruna teolojiden vazgeçtiğini söylemek doğru değildir. "Hiristiyan teolojisi uzun süre Descartes, Locke ve Berkeley dâhil olmak üzere çoğu filozof için hatasız bir arka plan olmuştur."
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
Reklam
_Koşulları mizacına uygun hale getiren kişi mutlu, mizacını koşullara uygun hale getiren kişi ise mükemmeldir. _Felsefenin görevi, bu zamana kadar izlenen oyalayıcı ve usandırıcı yöntemleri terk etmek, sınırdaki bir kaleyi ya da köyü ele geçirmek yerine doğrudan başkente, yani “bilimlerin merkezine, bir zamanlar hepsinden üstün olan insan
Locke'a göre, tanrı tüm insanları özgür ve eşit yaratmıştır ve hiç kimseyi de onlar üzerinde bir hâkimiyet kurması için atamamıştır; benzer şekilde dünyayı ve onun meyvelerini de kendi yaşamlarını sürdürebilmeleri için tüm insanlara ortak vermiştir.
Sayfa 127Kitabı okudu
Gassendi,gitmek istediği yere kendisini götürecek ayakları olan bir insanın " kuşlar gibi uçmayı arzu etmesini" münasebetsiz bir kibre bağlar. Locke bu fikri daha da ileri taşır ... "Bizim işimiz,her şeyi değil, kendi davranışlarımıza ilgili şeyleri bilmektir" diyerek duruşunu keskinlestirir.
Tanrının bizim bilmemizi istemediği şeyler vardır ve bu durumu sabırla kabul etmeyi öğrenmemiz gerekir
Reklam
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.