Allah'ın (c.c.) selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Elhamdülillah, bir İmam Gazali k.s. hazretlerinin kitabını daha okuyup bitirmek nasip oldu.
Kitap "İbadetlerde adap, günah ve sakınma yollar, adab-ı muaşeret" olarak üç bölümden oluşuyor.
Birinci bölümde uyku/uyanma adabından abdest adabına, abdestin farzları, teyemmüm adabı, cami/mescide girme adabı, güneşin doğusundan zeval vaktine kadar geçen zamanda yapılması gereken adaplara kadar bir çok konu hakkında bilgiler verilmekte. Kitapta geçen fıkhî hükümler Şafiî mezhebine göre yazılmıştır ancak çevirenden (Abdullah Demiray) ve kitabı hazırlayandan Allah razı olsun, dipnotta Hanefî mezhebinin hükümlerine yer verilmiştir.
İkinci bölümde günahlardan sakınmanın yollarından bahsediliyor. Gözleri, kulakları, ayakları, mideyi nasıl koruruz? gibi soruların cevaplarını içeriyor.
Üçüncü bölümde ise sosyal hayatta adab-ı muaşerete dair bilgiler yer alıyor. Bir kulun Allah'a karşı edebi, âlimin edebi, talebenin edebi...
Aslında kitap bir müslümanın Kur'an ve Sünnet ışığında yirmi dört saatini nasıl geçirmesi gerektiğini bizlere anlatıyor.
İmam Gazali hazretleri ise bu eserinde İhyâü Ulûmi'd-Dîn'in özünü sunduğu söylüyor.
Rabbim İmam Gazali k.s. hazretlerinden razı olsun. Bizleri şefaatlerine nail eylesin. Âmin.
Rabbim bu kitaptan istifade eden kullarından eylesin. Okudukları ile amel edenlerden eylesin. Âmin.
Küçükten beri kimi örnek alıyorsun sorusuna verdiğim iki isimden biridir Hasan el-Benna. Büyük bir teşkilat lideri, sağlam bir hatip olan Benna'nın kitapları genellikle konuşmalarının kayda alınmasıdır. Zannediyorum hatıralarını kendi yazdı.
İhvan-ı Müslimin'in dergisinde aylık yazılar da yazan Hasan el-Benna'nın Ramazan ayında
Her himmetle daima istenen O'dur, O'na ulaşılamasa bile!
Aynı şekilde her dilde konuşulan da daima O'dur,
her ne kadar o sözle anlatılamasa da!
"Perde kalkınca ve göz (el-basar) gördüğüyle birleşince'40,
"Güneş Ay ile birleşince"41,
Etki eden (el-müessir) etki içinde (el-eser)42 gözükünce,
insan gözüyle (bi
YAMAN DEDE KİMDİR?
Kayseri’inin Talas ilçesinde Rum esnaflardan iplik tüccarı Yuvan Efendi ile Afurani Hanımefendinin oğlu Diyamandi 1887 yılında dünyaya gelir. Henüz on aylık iken ailesi Kastamonu’ya göç eder. İlk tahsilini Rum Ortodoks Mektebinde yapan küçük Diyamandi, 1901de Kastamonu İdadisi(lise)ne girer. Yedi yıllık idadiyi
Buna kıyasen, memleket dahi bir hanedir ve vatan dahi bir millî ailenin hanesidir. Eğer îman-ı âhiret bu geniş hanelerde hükmetse, birden samimi hürmet ve ciddi merhamet ve rüşvetsiz muhabbet ve muavenet ve hilesiz hizmet ve muaşeret ve riyâsız ihsan ve fazilet ve enâniyetsiz büyüklük ve meziyet o hayatta inkişafa başlarlar.
Çocuklara der: "Cennet var, haylazlığı bırak!" Kur'ân dersiyle temkin verir.
Gençlere der: "Cehennem var, sarhoşluğu bırak!" Aklı başlarına getirir.
Zâlime der: "Şiddetli azab var, tokat yiyeceksin!" Adâlete başını eğdirir.
İhtiyarlara der: "Senin elinden çıkmış bütün saadetlerinden çok yüksek ve daimî bir uhrevî saadet ve taze, bâkî bir gençlik seni bekliyorlar. Onları kazanmağa çalış!" Ağlamasını gülmeye çevirir.
Bunlara kıyasen cüz'î ve küllî herbir tâifede hüsn-ü tesirini gösterir, ışıklandırır. Nev-i beşerin hayat-ı içtimaiyesiyle alâkadar olan içtimaiyyûn ve ahlâkıyyûnların kulakları çınlasın! İşte îman-ı âhiretin binler faidelerinden işaret ettiğimiz beş-altı nümunelerine sâirleri kıyas edilse kat'î anlaşılır ki; iki cihanın ve iki hayatın medar-ı saadeti yalnız îmandır.
Mesele-i haşrin başından buraya kadar olan temsil suretlerine ve hakikatlerine dair olan beyanatımız, Kur'ân-ı Hakîmin feyzindendir. Nefsi teslime, kalbi kabule izhardan ibarettir. Asıl söz ise Kur'ân'ındır. Zira söz odur ve söz onundur. Dinleyelim: