Ve ayrıca şunu görüyoruz ki, irili ufaklı sol partiler halkımızın durmaksızın değişen parti tercihlerinden payına düşeni alamıyor. Halk sağ partiler içinde yuvarlanıp sürüklenip giderken sol adeta tarihten silindi. İrili ufaklı onlarca sol parti kaybolup gitti..
Çünkü sol partiler muhafazakâr halkımızın tercihlerini/karakterini iyi okuyamıyor. Halkımız eşitsizliklere karşı mücadele etmek örgütlenmek istiyor, ama, bunu "çatışmacı" bir siyasi üslupla yapmak istemiyor.
Halkımız düzenden/huzurdan yana... Ve sol partiler ve yazarları, bu yüzden elli yıldır halkımıza küfretmekte. Bu halktan adam olmaz, bu halkla yola çıkılmaz, bu halk adamı satar, bu halk kendini soyandan yana, gibi..
Ruhunu karakterini halktan alan sol düşünce halkı karşısına almış ve halktan umudunu kesmiş ve hatta halkla dalgasını geçip siyasi umutlarını tamamen yitirmiş..
Bu gülünç bir durumdur. Sol partiler neden kendi "çatışmacı" siyasi üsluplarında bir bozukluk aramıyor. Bu çatışmacı kültür batıdan geldi. Bu toprağa uymuyor.
Halkımızdan adam olmaz fikri doğru bir teşhis değildir. Halkımız asla hortumcudan hırsızdan yana değildir. Üstelik halkımız en devrimci/solcu kadar eşitsizliklerin giderilmesinden yanadır. Sosyal sigorta istiyor, bireysel halklar istiyor, fırsat eşitliği istiyor. Ancak "iç çatışma"dan çok korkuyor.
Çatışmacı siyasetlere çatışmacı kültüre kuşkuyla bakıyor ve bir nevi "aç kalayım, ama düzenim bozulmasın, Anadolu'da kardeş kanı dökülmesin" demek istiyor.