#5199mecliste...
Sırf kuduzdan değil saldırma sonucunda da ölen pek çok çocuk, genç, orta yaşlı, yaşlı insan oldu. Yüzlerce insan uzuv kaybı yaşadı. Bakın siz bu haberleri "ay içim kaldırmaz" deyip izlemiyorsunuz diye, yok olmuyor. "Taş atmışlardır, nanik yapmışlardır" gibi sözlerinizle alakası olmayan görüntüler duruyor her yerde. Ama şu
Mobbing Bank Diyor ki;
ÜLKE DE BÖLÜNMÜŞ İKİLİĞİN DOĞUŞ GÜNÜ 27 MAYIS DARBESİ Mobbing Bank Türk Fırtınası kitabı bir sır cümle ile şöyle başlar; ✓ Zulüm ilk çıktığı adrese geri döner ve başlatanı bitirir. Tek başına bir cümle olarak büyük bir mana içerdiği anlaşılmamış olabilir. Detaylarını yazayım en sonunda sırrı ve manası çok net anlaşılacaktır. Bir fitne
Reklam
Kürť'üz. Anavatarımız da Kürdistan, biliyoruz. Orada duruyor. Yani Türk Tarih Kurumunu toplayıp Güneş Dil Teorisini geliştirenler, Türk Ocaklarında, "Biz bunları yasaklamazsak bunlar ileride işte büyür, şu olur, bu olur." diyenler öyle istedi diye ben nasıl bunları inkar edeyim? Yahu ben inkar etsem tarih, coğrafya nasıl inkar etsin? Birileri inkar etti diye yok mu oluyor? Mesela "Ağrı Dağı yoktur." diyelim. Türk Tarih Kurumu bugün toplansın desin ki"Ağrı Dağı yoktur." Sonra beraber gidelim, bakalım. Türk Tarih Kurumunun kararını da elimize alalım, Ağı Dağına doğru okuyalım. Diyelim "Ey Ağrı Dağı! Türk Tarih Kurumunun aldığı karara göre Ağrı Dağı yoktur." Yok olur mu Ağrı Dağı? Yok olmaz. Kürdistan böyle bir şeydir. E coğrafya adıdır ve bugün Türkiye'de Kürdistan coğrafyasını zikredenlerin hiçbir Türkiye bölünsün, Kürdistan bağımsız devleti kurulsun diye Kürdistan'ı zikretmiyor. Coğrafya adı olarak bizim anavatanımızın ismidir. Makedonya'yı inkar etmiyorsunuz, Kapadokya'yı inkar etmiyorsunuz da niye Kürdistan deyince tüyleriniz diken diken oluyor? Kilikya deyince tüyler diken diken olmuyor, Mezopotamya, Anadolu deyince. Hiçbiri Türkçe de değil. Kürdistan deyince, Amed deyince tüyler diken diken oluyor.
Sayfa 63 - Dipnot YayınlarıKitabı okuyor
Balkan Savaşları yıllarında göçe zorlanan 15 milyon Türk'ten ancak 813 bini Anadolu'ya ulaşmış, beş milyon Türk ise açlıktan, hastalıktan ve saldırılardan dolayı hayatını kaybet- miştir. 1877-1878 yılları arasında da çoğunluğu Bulgar olmak üzere Bulgar, Yunan Sırp ve Karadağlılar tarafından 500 bin Türk öldürülmüştür. 1912-1913 yılları arasında sadece Edirne'de Bulgarlar tarafından 5 bin Türk katledilmiştir. Mezalimden kaçarak İstanbul'a gelmeyi başarabilenler camilerde ve barakalarda yaşam sürerek haftalarca Anadolu'ya sevk edilmeyi beklemişlerdir. Bulgarlar ile birlikte Yunanların yapmış olduğu bu vahşet, Anadolu'nun Müslüman halkında kaçınılmaz olarak büyük bir acı, nefret ve güvensizliğe yol açmıştır. Yunanistan, Balkanlarda Müslüman halkı katlederken bu insanlık dışı uygulamanın Anadolu'da Müslümanlar ile birlikte yaşayan Rum ahaliyi ne derece kötü etkileyebileceğini göz önünde bulundurmamış, Anadolu'daki Rum ve Müslüman ahali arasına nefret tohumları ekmiştir.
Sayfa 127 - ATARÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Cumhurbaşkanına Açık Mektup
Sayın Cumhurbaşkanı bu size üçüncü e-mektubum. Nasıl bir ibret ile karşı karşıya olduğunuzu umarım idrak etmiş durumdasınız. Bu sır ve ibretin bir parçası olarak iyilik adına bunu yapmak durumundayım. Bu noktaya ülkeyi siz getirdiniz. Bütün silahlar bize döndürülmüş. İçeride milyonlarca sığınmacı veya göçmen bu yurdun, ulusun, devletin ve
Gezginlik aslında bütün tasavvuf erbabında söz konusuydu, fakat Kalenderî dervişlerde bir yaşam tarzı mesabesindeydi. Seyahat etmek, dünya malına değer vermemenin ve fakirliğin bir göstergesi, aynı zamanda bunun sürekli kılınma biçimiydi. Gruplar halinde şehir şehir, kasaba kasaba, köy köy ilahiler söyleyerek dolaşırlar ve geçimlerini dilenerek
Sayfa 95 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, MUVELLEH KAVRAMI VE TARİKATLAR, Kalenderîlik
Reklam
124 syf.
7/10 puan verdi
Ağrı Dağında bir kuş.
Yaşar Kemal'in "Ağrı Dağı Efsanesi", Türk edebiyatının güçlü kalemlerinden biri olarak bilinen yazarın destansı anlatımının güzel bir örneğidir. İlk kez 1970 yılında yayımlanan bu eser, Anadolu'nun zengin folklorik mirasını ve mitolojik unsurlarını ustalıkla bir araya getirir.Roman, adını aldığı Ağrı Dağı'nın eteklerinde
Ağrıdağı Efsanesi
Ağrıdağı EfsanesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202227.6k okunma
442 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Pelin'in çocukluk döneminde hatırladığı kadarıyla babası dindar olsa da katı kuralara sahip değildi orucunu tutar, namazını kılar, kısacası her türlü ibadeti yerine getirir ama herkesin inanışına ve yaşam şekline saygı gösterirdi. Annesi Süreyya hanım, İstanbul'da modern bir aile içinde yetişmiş bir gün babasını çocuk yaşta kaybetmişti.
Zamansız
ZamansızUmut Dikici · İkinci Adam Yayınları · 202439 okunma
300 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Öldüğü gün, o yıllarda yayınlanan 'Yeni Ortam' Gazetesi ölüm haberini; "Tipi dindi" başlığıyla vermiş. Gerçektende Kemal Tahir, Türk edebiyatında romanlarıyla yarattığı soluk kadar, getirdiği tartışmalarla da bir fırtına estirmiş. Düşünce adamı Cemil Meriç’in Kemal Tahir için söylediği söz bunun açık kanıtı değil mi sizce de; "Türk Romanı’nın yüz akı." Kemal Tahir'in ilk romanı olan Sağırdere, Anadolu insanının zorlu yaşam koşullarını, gelenek ve modernleşme arasındaki çelişkileri ve bireyin toplumla olan karmaşık ilişkisini etkileyici bir şekilde anlatan bir eser. Romanda; Köy-Kent ikilemi, yoksulluk ve sınıf mücadelesi, aşk ve ayrılık, doğa ve insan ilişkisi ele alınıyor. Sağırdere, Türk edebiyatının klasikleri arasında yer alan ve her yaştan okurun keyifle okuyabileceği bir roman. Eser, günümüzde de popülerliğini korumakta ve okuyucuya Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarına dair önemli bir bakış açısı sunmaktadır.
Sağırdere
SağırdereKemal Tahir · Ketebe Yayınları · 0674 okunma
·
Not rated
insanlığın çürüyen yüzüne ışık tutan bir yaşar kemal klasiği daha. ne zaman yaşar kemal okusam insalıktan tiksiniyor, her şeyi sorgulamaya başlıyorum. insanlar hep mi kötüydü, sonradan mı böyle oldu, insanların kabuğu mu kötüydü sadece, soydukça içindeki insanlık çıkacak mıydı meydana? yine türlü düşüncelerle sarmalandık. kitapta şehirleşen betonlaşan İstanbul'u, yine bir geçim kaygısını, anadolu insanını, bununla beraber kirlenen, yozlaşan duyarsızlaşan betondan farksız bir yaşam üç çocuğun hayatı üzerinden anlatılıyor bu kez. insanlık öldü mü diyor, sorguluyoruz. mahmut yine de ümitvari. insanların bir gün bir kalpleri bir vicdanları olduğunu hatırlayacağına ümitli. bense insanlıktan ümidimi keseli çok oldu, hiç oralı olmuyorum bile. bir zamanlar her günümün geçtiği floryanın, küçükçekmece gölünün semalarının bir zamanın kuş cenneti olduğunu hiç bilmiyormuşum. kuşlar gitmiş..kuş mu kalır orada? belki bir daha gittiğimde en azından bir saka görürüm kim bilir..
Kuşlar da Gitti
Kuşlar da GittiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202213.7k okunma
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.