Yugoslavya’dan gelen son göçmen dalgası ev kiralarının iyice artmasına sebep olmuştu.Bir de Anadolu’dan “İstanbul’un taşı, toprağı altın” deyip gelenler vardı.Gerçi onlar bir gecede dört duvar yapıp surların dışındaki boşluklara yerleşiyorlardı.Yaptıkları evlere bir de isim bulunmuştu,gecekondu diyorlardı.
Sayfa 536 - Ceren YayıncılıkKitabı okudu
424 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 24 days
1875 lerde Anadolu’nun berbat haline şahitlik ediyoruz. İngiliz bir askerin/gezginin gözünden anlatılan bu anılar adeta cahillikten, pislikten kırılan bir osmanlının kaçınılmaz sona ne kadar yaklaştığını gösteriyor. Geçtiği köylerde hemen hemen müslüman ve hristiyan halklar yarı yarıya. Ancak iki halk da çok cahil, bağnaz, kirli ve hastalıklı. Hem düşünce olarak hem de fiziksel olarak hastalıklı. Neredeyse hiçbir ulaşım aracı için yol yok. Ticaret ve tefecilik genelde gayrımüslimlerin tekelinde. Müslüman halk ise bir nevi köle ve karın tokluğuna çalışıyor. Önemli görevlerde ecnebiler hakim. Neredeyse hiç Türk doktor yok. Gelenler de pişman. Askerler günlerce aç kalıyorlar. Subayların maaşları ödenmiyor. Tüm bunların yanında Müslüman olmayan her milleti padişaha kışkırtmaya çalışan bir Rusya var. Ah Atam sen bu Anadolu’dan nasıl böyle bir Türkiye Cumhuriyeti yaratabildin. Takdire şayan gerçekten.
At Sırtında Anadolu
At Sırtında AnadoluFrederick Burnaby · İletişim Yayınları · 200059 okunma
Reklam
Timurlenk
Timur büyük bir imparatorluk kurarak, Anadolu’dan Çin’e kadar olan sahada kendisinden yaklaşık iki asır önce esen Moğol fırtınasının bir benzerini tekrarlamış, dünya harp tarihinin en büyük komutanlarından biridir. 1336’da Maveraünnehir’de Barulas aşiretinin önde gelen bey ailelerinden birinin çocuğu olarak doğan Timur, 1370’e gelindiğinde bu bölgeye hakim olmuştu. Daha sonra hakimiyet sahasını Çin’den Suriye’ye, Rusya içlerinden Hindistan’a kadar genişletti. 1405’te Çin’e büyük bir sefer düzenlerken öldü. Timur’un ait olduğu Barulas boyu Mogolların bir aşiretidir. Timur’un kurduğu devlet de teşkilat, askerî sistem ve hukukî yapı Cengiz Han Yasası’nı uygulamıştır. Bu bakımından Moğol devletleriyle benzerlikler gösterir. Ancak Timur’dan önce Cengiz’in soyundan gelenler tarafından kurulmuş olan Çağatay Devleti Türkleşmişti. Hatta Çağataylıların diğer Moğollar’la yazışmalarında birbirlerine melez (karaunas) ve haydut (çet) diye hitap ettiklerini biliyoruz. Bu yüzden Timur da, bulunduğu bölgedeki diğer Moğollar gibi Türk kültürünün derin tesiri altında kalmıştı. Sarayında Türkçe konuşulmakta, Türk adet ve gelenekleri. uygulanmaktaydı. Bu yüzden bazı tarihçiler Timur’u Türkleşmiş Moğol olarak nitelerler.
Bostancı başı’nın bir köprüsü vardır Bostancı’da. O köprüde durup Anadolu’dan gelen herkesi kontrol eder; eğer elinde kadı mühürüyle mürur senedi olmazsa geri gönderir. Çünkü iaşe meseleleri oluyor, gelenler fakir fukara, suç ve dilencilik artıyor. Bunu Osmanlılar fark etti ve İstanbul’un nüfusunu kontrol altına almaya çalıştılar. Bugün demokrasi devrinde bunu yapmak güç.
Sayfa 387 - Osmanlı'daki memurların işlerini daha iyi yapması şokuKitabı okudu
İstanbul’un Ermeni Hükümdarları
12 Eylül’ün hemen sonrasında standard bir eğitim almış bir kuşaktanım. Gerçi bizden sonra müfredat çok daha kötüledi. Aldığım eğitimde bir Halikarnas Balıkçısı ya da bir Azra Erhat tadında bu topraklarının halklarının tarihini öğrenmek gibi bir hedef nadiren güdüldü. İşte bundandır Bizans Tarihi bilmiyor oluşumuz. Müfredat bizi Tarkan-Malkoçoğlu
Dediğiniz gibi Anadolu’dan gelenler, beraberlerinde İran’dan bazı özellikler de getiriyorlar. Bunların İran’la teması da zaten Tuğrul ve Çağrı beylerle başlamış değil. İran, Türkler üzerinde İslamiyet’ten önce de dini, felsefesi, lisanıyla çok etkili bir camia…
Reklam
102 syf.
·
Not rated
Yaşar Kemal bu kısa ve şiirsel üslup kullandığı romanında bence biraz da kendi hayatıyla paralellik içeren bir konu seçmiş. Bir babanın ve arkasından annenin ölümü. Esme.. ahh Esme. Esemeyen, esmesine hiç izin verilmeyen, oğlu tarafından öldürülen Esme.. Konu, dil, üslup, betimlemeler, hissedilen ve hissettirilenler açısından bakarsak yine
Yılanı Öldürseler
Yılanı ÖldürselerYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202019.1k okunma
Bundan 50 yıl önce İstanbul bugünkünden farklıydı. 1955 sayımına göre bütün İstanbul vilayeti ancak 1,5 milyona yaklaşan bir nüfusa sahipti. Bununla birlikte İstanbullular, Anadolu’dan gelen nüfus akımından şikâyet ediyordu. Şikâyet edilen nüfus ise büyük ölçüde ailelerini bırakarak gelen amele, geçici işlerle uğraşan bekâr nüfustu. Aileler
Sayfa 74 - Kronik YayınlarıKitabı okudu
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.