Pas saplı gövdeme; şehir, bir yankıyla uyanıyor, acıma! Derin bir tevazu, yoğun bir hasret; kılıç kadar keskin anafor... Son avare, sokaklarında bu acımasızlığın; kaçmalı, soyunmalı insanlıktan. Kaybedildik bizler -sökülmüş anlam-, kesilmiş ses soluk -yıkılmış insan- yokluyorlar bedenimi, ‘’var mı bir ayrılık!..’’ Anlamıyorlar heyhat! Ölüm çatıyor bedenimi!