La İlahe İllallah’ın fayda verebilmesi için söyleyen kimsenin bu kelimenin manasını bilip, bu mana gereğince amel etmesi gerekir. Bazı insanlar birtakım naslardan delil getirerek ‘La ilahe illallah’ın sadece telaffuz edilen bir sözden ibaret olduğunu iddia ediyorlar. Şeyh Süleyman b. Abdullah bu iddiaya şu şekilde cevap veriyor: İtban’dan
Nasıl ki ağaç yapraksiz eksik, insan da aşksız eksiktir. İnsanlar madde alemini görmek ve tecrübe etmek için tasarlanmış bir varlıktır fakat aynı zamanda tekliğin yani mânânın kapısına da sahiptir. Kapıya sahip olmasına rağmen anahtarı kendisinde değildir. Bu anahtar "Aşk" olsa gerek. Kimi fotoğraf çekmede kimi şiirde yazmada kimi ağaçta kimi kuşta ve çoğu da bir insanda aşkın tezahürünü görür. Her insan farklı olduğu gibi her insanın aşk tezahürü de farklıdır. Dikkat edersek aşk olgusunun genelde zorluklar ve imkansızlıklar içinde olduğunu ve insanoğlunun onca çabaya rağmen her zaman eksik kaldığını görmekteyiz. Böylelikle Allah insana aciz ve yardıma muhtaç olduğunu anlatarak ilk tecrübesini ona nasib eder. Sonra ise aşık olduğumuz şey her yerde hazır ve nazır şekilde bizi izliyor gibi hissederiz. Konuşmamıza, hareketlerimize dikkat ederiz hatta oğuz Atay şöyle demiştir" kendimle konuşurken bile onun hoşuna gitmeye çalışıyordum" Baksanıza bir cisme aşık oluyoruz ve onu her yerde zannediyoruz. Bu aslında ikinci idrakin nasip tecellisidir. Bu sıfata nail olan yalnız yaratıcı Allah vardır. Aşkın zehirli okuyla kulu yaralandikca Hakkın kapısı çalınır. Allah aşk ile kuluna kendini tanıtır. Dostluğunu öğretir. Madde aleminden geçmeyi öğretir. Sonsuz bir hazza sahip olmaya çalışır. Fakat ne yazık ki insanlarin çoğu bunu göremez samimiyetsiz binlerce ilişkiyle gönüllerini paramparça ederler..
Reklam
Metin ve Angeli Bölüm 2 - Yüz Yıllık Yalnızlık
METİN VE ANGELİ YÜZYILLIK YALNIZLIK Banyoda sigara içmeyi bırakmalıyım, her şeyin kokusu birbirine karışıyor. Tarçın kokulu sabun hariç o sen gibi kokmaya devam ediyor. Salona uyku üstü bir sigara yakmaya gidiyorum. Gözüme Orhan ilişiyor Pamuk gibi tutup alıyorum sehpadan, yallah rafa kaç kere okudum kim bilir?
palyaço
#136938897 Eylül Ayı Öykü Etkinliği 🍀 Günün ilk ışıklarına uyanan insanlara nazaran ; Ferhat, eve henüz girmek için bahçe kapısını açıyordu. Elleri cebinde, başı önde, tecrübe ettiği; ellerini kullanmadan içtiği sigarasının külü kendini çamurlu sulara bırakmak için saniyeleri kolluyordu. Külü düşmüş, bir tükürük
Can Feza (Çöl)
Birini çok sevdim, onu çok üzdüm, Belki onunkine eşit değil hüznüm, Harbi kadındır, dobradır, düzdür, Ciğerlerimdeki katranı o süzdü. Yalnız hissetmemi sağladı, O yokken yalnızım, anladım, Yalnız adımlarken dağları, Adımlarıma pişmanlıklar bağladım. Onu, beni sevdiğine pişman ettim, Bu hal, beni kendime düşman etti,
Nevzat Çelik
Müebbet Türküsü 1 önce kol sonra sürgü sonra anahtar açılır kapı itilirim sırtımdan ben ebedi kiracı kesilmiş hükmüm önce sürgü sonra kol sonra anahtar kapanır kapı bir ömür boyu diri diri içmek için gövdemi dolanır bacaklarıma balçık gibi ağır bir karanlık çırpınsam küçücük pencerede çifte çapraz parmaklık üstünde yüzüme örtülür
Reklam