Bütün nevrozların ve psikozların sebebi; insanın yetişme çağında yaşadığı mahrumiyet ve acıların anlamını bulamamasıdır. İşte bu anlamlandıramama işi, insanoğlunu ilerleyen yaşlarında psikoza düşürüyor. Modern insan vahiyden ve ilahi anlamlardan koptuğu için gitgide anlamsız bir düzeye mahkûm oluyor. Acılarını anlamlandıramıyor, başına gelen işleri bir sabır imtihanı olarak, bir çile olarak görmemeye başlıyor. Böylelikle insanda bir asilik başlıyor. "Nedir bu başıma gelen? Ne saçma bir hayat! Her şey ne kadar da kötü..." demeye başlıyor. İşte burada bambaşka bir hayat tarzı, bambaşka bir düşünce, anarşik bir tavır ortaya çıkıyor. Bunun yanında kendinden menkul bir güç çıkıyor ortaya.
..aşk öyle bir anarşik kuvvettir ki, serbest bırakıldığı zaman, yasa ve törenin koyduğu her türlü sınırı yıkar.
Reklam
Tuğrul Bey'in yeğeni ve haleli Çağrı Bey'in oğlu Alp Arslan (1063-1072), cülusundan itibaren, muntazam bir devlet halinde istikrar kazanmaya aşikâr surette mugayir bulunan ailesinin anarşik ädetlerine nihayet vermek mecburiyetinde kaldı. Böylece amca oğlu Kutulmuş'u ve Kirman'da isyan etmek isteyen amcası Kavurt'u itaat altına almaya mecbur oldu. Kutulmuş öldürüldü (1063-1064). Kavurt affedildi (1064). Bau cihetinde Halep Mirdasoğulları hanedanını kendi tabii haline getirdi (1070). Kendisinin İslâm tarihindeki büyük şerefi, mevkii, 19 Ağustos 1071' de, Doğu Anadolu'da Malazgirt Muharebesinde Bizans Imparatoru Romen Diojen(Romain Diogène)'i mağlup ve esir etmesinden doğmaktadır. Bu tarihi hadise Anadolu'nun Türkler tarafından ebediyen fethini temin etmiştir. Mamafih o an için Malazgirt harbi Selçuklular tarafından yalnız Ermenistan'ın fethini temin etti. Alp Arslan, esir Basileus'a karşı asilâne muamelede bulundu ve az sonra kendisini serbest bıraku. Evvelce görmüştük ki Alp Arslan, 1072' de Maveraünnehir'deki Karahanlılar Devleti'ni itaat altına almaya giderken öldürülmüştü. "Talihsiz ve ihtimal okuma yazma da bilmeyen" bu Oğuz reisi dâhilde idareyi büyük İranı vezir Nizamülmülk'e bırakmak dirayetini gösterdi.
Çok çetin bir dönem yaşamaktayız. .. .. mem leketimizi yıkmak için içeriden ve dışarıdan beslenen anarşik hareketler devam etmektedir. Bu nedenle içinde bulunduğumuz bu dönemde çekişmeleri bir tarafa bırakıp politikacılar, iş alemi, basın, sendikalar elbirliği ile memleketimizin ayakta durmasına ve yara almamasına gayret göstermeliyiz. Hedefimiz «Bu memleket varsa, hepimiz varız» olmalıdır
Hutbelerde hükümet goygoyculugu yapan atıp tutan sandık görevlisi gibi vaizler var. Bunlar nahoş durumlar sen önce insan olmayı anlat doğruluğu, temizliği, kul hakkını anlat değil mi?
Bazı kıtalarda açlık, fakirlik insanının soyunu kırarken öte kıtalarda obezitenin çağın sorunu diye adlandırılması insanoğlunun rezilliğinden daha ziyade maneviyatın tükenmişliğini ve insan doğasının garabetini anlatıyor.
Reklam
"Ekonomi açısından Osmanlı 17. ve 18. yüzyılları gerileme ve çöküntü dönemidir.Esas olarak tarıma ve fetih gelirlerine dayalı ekonomik yapıdaki çöküntünün başlıca göstergeleri,toprak rejiminin (dirlik düzeni) bozulması,vergide iltizam usulünün ortaya çıkması,üretimin düşmesiydi.Başlıca sosyal olgu ise köylü üzerindeki baskı ve yükümlülüklerin artması,bu kesimin iyice güçsüzleşip yoksullaşmasıdır.Anarşik ortam ve ayaklanmalar da toplum yapısındaki dağılmanın kesin belirtileridir.Ekonomik çöküntü,dirlik ve vergi düzeninin bozulması ve buna bağlı olarak tımarlı sipahi örgütünün felce uğraması,tarıma ve fetih kazançlarına dayalı devletin de ekonomik ve askeri kaynaklarını kurutmaktadır."
İnsan bazen yaşarken ölüyor, kimi zaman da ölüyken yaşıyor.
Benim, öylesine yaşamaktan başka isteğim yok ki amirim, neyin planı? En nihayet vücut ruhun bineğidir.
Velhasıl, kahpe bir dünyaya doğmuşum, bilmiyordum, bildirdiler.
Reklam
Amirim anam beni doğurmuş, az büyüdüm, hikaye başladı. Tarlayı sür Kürdan, ekin biç Kürdan, su taşı Kürdan. Babandan dayak ye Kürdan, ağzını açma Kürdan. Sonra oku adam ol Kürdan, büyü çalış Kürdan. Etrafımdaki başka Kürdan'ları görmeye başladım zamanla. İşçi ol çark çevir Kürdan, olmadı kovul Kürdan. Memur ol itaat et Kürdan, mesaiye geç kalma Kürdan, fazla mesai isteme Kürdan. Evlen, düğünde sırıt Kürdan, karını kocanı mutlu et Kürdan, çocuk yap, çocuk bezine para bul Kürdan. Asker ol adam vur Kürdan, esnaf ol vergi ver Kürdan, eğitim al harç ver Kürdan, itiraz edersen hapis yat Kürdan. Üret Kürdan, tüket Kürdan, borç al, ödeyeme, haciz ye Kürdan. Velhasıl dişime kıymık kaçtı, çıkart Kürdan. Sokakları sil süpür Kürdan, tesisat tıkanmış aç Kürdan, sidik kokuyorsun uzak dur Kürdan. Bunaldım amirim.
Son hatırladığım, hayattayken haberlerden, gazetelerden yüzü tanıdık gelen gözü hafif kaymış bir amcayı cehennemde 7. kazana gönderiyorlardı. 7. Kazan dediğim de amirim Allah kimseyi düşürmesin cehennemin dibi dedikleri yermiş. Dünyada artık neye bulaştıysa hükümet eliyle yırtmış ama bu tarafta işlememiş mevkisi makamı.
Uzunun teki geldi bir ara, yanında da bakara makara söylenen bir güdük. Bunlar doğru cennete yürüyorlar el ele. Hop, dedi zebaniler, sizi cehenneme alalım. Neden, diye afalladı uzun. Ey zebaniler, diyerek efelenmeye kalktı.Yediğiniz kul hakkı buradan Hades’e yol alır, saray mı sandınız burayı, diye kestirip attı zebaniler. İttire kaktıra uzunla yancısını aldılar cehenneme.
-Devlet ustura olup keser icabında ama yara bandı yapıştırmasını bilir gereğince. -Akan kan hep vatandaşın ama amirim. İktidarın olduğu yerde arkasından şiddet geliyor.
Korkuyla işimizi bitirmiş olmalıyız
İnsanlar, dünyadaki herhangi bir şeyden -yıkımdan, hatta ölümden bile- korktuklarından daha çok düşünceden korkarlar. Düşünce, baltalayıcı ve devrimcidir, yıkıcı ve korkunçtur; düşünce, ayrıcalığa, yerleşik geleneklere ve huzur verici alışkanlıklara karşı acımasızdır; düşünce, anarşik ve kanunsuzdur, otoriteyi umursamaz, çağlar boyu denenmiş bilgeliğe aldırmaz. Düşünce, cehennem kuyusuna bakar ama korkmaz. Sanki evrenin hiçbir şeyden etkilenmeyen efendisiymişçesine davranan insanı, dipsiz bir sessizlikle çevrili güçsüz bir zerre olarak görür. Düşünce büyüktür, hızlıdır ve özgürdür, dünyanın ışığıdır ve insanın en önemli övünç kaynağıdır. Fakat düşünce, azınlığın ayrıcalığı değil de, çoğunluğun malı haline gelecekse korkuyla işimizi bitirmiş olmalıyız.
Sayfa 28 - Say yayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.