Bizler bu kalenin erleriyiz. Tayınımızı yer, suyumuzu içeriz; Gelirse amansız düşmanlarımız Her zaman açıktır soframız Gülleyi koyduk mu topa İyi bir ziyafet çekeriz onlara Bir asker türküsü Eski zaman insanları, cancağızım. Anasının kuzusu
TÜRKLER
Evlenme âdetleri şu şekildedir: Biri diğerinin hareminden bir kadını belli bir Harezm elbisesi karşılığı ister. Bu kişi kızı, kız kardeşi veya velayeti üzerinde olan başka biri olabilir. O kişi teklifini kabul ederse, mihri veliye götürür. Bazen mihr deve, at, sığır ve başka bir şey olabilir. İsteyen kişi anlaştığı mihri kızın velisine teslim etmedikçe kıza yaklaşamaz. Teslim ederse gelir, rahat bir şekilde kızın evine girer, anasının, babasının, kardeşlerinin huzurunda kızı alır gider. Kimse engellemez.
Reklam
Bizler bu kalenin erleriyiz. Tayınımızı yer, suyumuzu içeriz; Gelirse amansız düşmanlarımız Her zaman açıktır soframız Gülleyi koyduk mu topa İyi bir ziyafet çekeriz onlara Bir asker türküsü Eski zaman insanları, cancağızım. Anasının kuzusu
Ağlamıyor, gülmüyor, hissetmiyor..
Bir omzumda kocasının, anasının, çocukların, evin yükünü taşıyor; bir omzunda unutulmuş olmanın yükünü. Fakat kadınlar yükü sadece omuzlarında taşımıyorlar, sırtlarına da biniyor, karınlarına da kasıklarına da. İki çocuk doğuruyor Fehime, peş peşe. Evdeki iki çocuğun annesi doğumda ölmüş, ölürmüyüm diye bekliyor, ölmeyeyim diyor, ölürsem başka bir kızı kaçırır sonra. İnsan iyi ise hep iyi kalıyor. Kendi yerine gelebilecek kızlara kıyamıyor Fehime.
Sayfa 77
İncir Kuşu
Adı Soyadı: Fatma Öcal / Kaya – Osman (Keçili) ile Muteber’den olma. D.1925 - Ö.2018 Çevresiyle kıyaslandığında Osman (Güllü) oldukça varlıklı birisidir. Gökgöz Köyünün Samanlı mevkiinde evi vardır fakat bu ev onun sadece kışlık yurdudur. O, sayısını bilmediği kadar çok olan sığır ve keçilerini otlatmak için, Henis Dağı’nın neresi daha
Aureliaano, arkadaşlarını ne kadar sevdiğini, ne denli özlediğini, o anda onların yanında olmak için neler verebileceğini o zamana kadar hiç anlamamıştı. Çocuğu, anasının hazırladığı sepete yatırdı, cesedin yüzünü battaniye ile örttü, sonra geçmişe açılan bir kapı arayarak kasabada oradan oraya dolaştı. Son zamanlarda uğramadığı eczanenin kapısını çaldı. Eczanenin yerine bir marangoz dükkanı açılmıştı. Marangoz dükkanının kapısını aralayan yaşlı kadın l, elindeki lambayı yüzüne tutup baktıktan sonra, onun saçmalayışına acıyarak orada hiç bir zaman eczane olmadığını ve ince boyunlu, süzgün gözlü, Mercedes diye bir kızı hiç tanımadığını ısrarla yineledi. Aureliano, alnını bilge Katalonyalının eski dükkanının kapısına dayayarak ağlamaya başladı. Bu gecikmiş gözyaşlarıyla, aşkın büyüsünü bozmamak için zamanında ağlayamadığı bir ölüye olan borcunu ödediğinin farkındaydı.
Sayfa 457 - Can yayınlarıKitabı okudu
335 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.