"Her ânın -ister karanlik ister aydinlik olsun- tadini cikarmalarini ve mutluluk pesinde kosmaya devam etmeleririni umuyorum. Kendi geleceklerimize şekil verebiliriz ve olasiliklar, yildizlar kadar sonsuz miktardadir!
İkisinin de hayatta kalma izleri vardı ikisi de kendi hayatlarını yaşıyor ve yeniden neşe buluyorlardı.
Reklam
Belki de kış sihri , bahar sihrine yeri açmak için gitmek zorundaydı.
"İnancımı yi­tirmedim. Açık seçik söyleyebilirim. Sadece inandıklarımın gerçekleşmeye­ceğini bildiğim bir noktaya getirildim,"
Zaman geçtikçe ve daha da yalnızlaştıkça, yalnız insanlara özgü alışkanlıklar edinmeye başladı.
Aaron Warner Anderson is the only emotional through line in my life that ever made sense. He’s the only constant. The only steady, reliable heartbeat I’ve ever had. 𝐴𝑎𝑟𝑜𝑛, 𝐴𝑎𝑟𝑜𝑛, 𝐴𝑎𝑟𝑜𝑛, 𝐴𝑎𝑟𝑜𝑛
Reklam
Kısır yaşam döngüsü ( neden bay anderson neden -Ajan Smith)
Neden, neden daha yaşam yolunun başlangıcında can sıkıcı, renksiz, silik, tembel, duymaz, yararsız, mutsuz kişiler olup çıkıyoruz bizler. İki yüzyıllık tarihi var şu kentin. İçinde yüz bin kişi yaşıyor. Ama ne geçmişte ne de şimdi, bir tek kişi yok ötekilere benzemeyen. Kendini yüce bir amaca adamış tek bir kişi yok. İnsanda kıskançlık duygusu ya da öykünmek için tutku uyandıracak ufacık yetenekli bir sanatçı, bir tek bilim adamı yok. Sadece arabalara kurulup gezer, yer içer, uyur, sonra da ölürler... Sonra başkaları doğar, onlar da yer içer, uyur ve can sıkıntısından büsbütün aptallaşmamak için yaşamlarını iğrenç dedikodular, votka, kumar ve birbirlerini mahkemeye vermekle renklendirirler... Karılar kocalarını aldatır; kocalar yalan söyler, olup biteni görmezden, duymazdan gelirler... Ve bütün bu bayağılıkların etkisi çocukları karşı konulmaz biçimde ezer, onlardaki Tanrısal kıvılcımı söndürür ve onlar da tıpkı anaları babaları gibi, birbirinin benzeri, aynı zavallı cesetler olup çıkarlar.
Sayfa 105 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Geçmişin pastoral hayatına güzel bir örnek
Orta Amerika'nın tüm kırsal kesimlerinde durum Jesse Bentley'in zama­nında böyle değildi. Erkekler okumaya mecalleri kalmayacak kadar çok çalı­şırdı. İçlerinde kağıda basılı kelimelere dair bir arzu yoktu. Tarlalarda çalışır­ken zihinlerini muğlak, az pişmiş fikirler meşgul ederdi. Tann'ya ve Tanrı'nın hayatlarına tahakküm kudretine inanırlardı. Pazar günleri küçük Protestan kiliselerinde Tanrı'nın kelamını duymak için toplanırlardı. Kiliseler, o zamanların sosyal ve entelektüel hayatlarının merkezleriydi. Tanrı kavramı insanla­rın kalbinde büyük bir yer kaplardı.
Sobanın yanındaki çiftçinin de artık şehirli adamlar gibi: onu dinlediğinizde en azından en şehirlimiz kadar samimiyetsiz ve anlamsızca konuştuğunu görebi­lirsiniz.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.