Şefkatle yanağıma dokundu.
"Callie?" Adımı söylemesi bir şeydi, bu şekilde söylemesi başka bir şey.
Kanatlar tamamen açıldı, genişlikleri oturma odasını kaplıyordu. Devasa boyuttaydılar. "Bir peri, kanatlari nişanlısına göstermez. Bir peri onları ruh eşine gösterir."
… Gözlerimin çizimde ne kadar parlak göründüğünü fark ettim. Ne kadar umut dolu çıkmışlardı. Des'in bunu yedi yıl önce yurt odamda çizişini hatırlıyordum. Hatta resmi gördüğümü ve onunla hiçbir bağ kuramadığımı da. O zamanlar cok yalnızdım, kendi şeytanlarımla o kadar meşguldüm ki birinin bana bakıp bu resimdeki gibi güzel bir kızı görebileceğini hayal dahi edemiyordum.
Kurban Callie'yi, katil Callie'yi, hayatını zar zor yaşayan çökmüş Callie'yi görmüştü. Tüm bunları
görmüştü ve hala buradaydı, saçlarıma dokunuyor ve bana usulca, “Geçti, Melek. O gitti artık güvendesin,” diye mırıldanıyordu.
Bana dokunduğu, sarıldığı ve tam da artık sevilmeyi beceremediğimi düşündüğüm sırada bana fiziksel şefkat sağladığı için ona çok ama çok müteşekkirdim.