Siyasi alan, sadece bilinçli bir şekilde ideolojik inançlarla hareket eden ve inançlarını siyasi parti gibi resmi örgütlere üye olarak geliştirmeye çalışan kişilerin faaliyet gösterdiği bir alandır.
Demokrasinin temel özelliklerinden birisi siyasî eşitliktir; yani siyasî gücün mümkün olduğunca geniş ve eşit bir şekilde dağıtılmasıdır. Ancak bu gücü hangi organ veya grup dağıtacaktır? Kısacası kimler “halk”ı teşkil eder? Dışarıdan bakıldığında cevabımız basittir: “demos” veya “halk”, kesinlikle bütün insanları ifade eder, yani ülkedeki nüfusun tamamını. Ancak pratikte her demokratik sistem, siyasî katılımı bazen ciddî şekilde sınırlar.
Kendi başlarına herhangi bir anlam veya önem taşımazlar
Buna zıt bir argüman da ortaya konmuştur.
Örneğin, John Maynard Keynes (1883-1946), dünyanın büyük ölçüde iktisatçıların ve siyaset felsfecilerinin düşünceleriyle yönetildiğini ileri sürmuştur General Theory [Ge nel Teart] adlı eserinin son sayfalarında şöyle demektedir.
Her tür entelektüel etkiden muaf olduklarına inanan pratik insanlar, genelde modası geçmiş bir iktisatçı nın kölesidirler Gaipten sesler duyan otorite sahi bilginler, deliliklerini bir kaç yıl öncesindeki bir akademik yazıcının çiziktirdiklerinden süzerek oluşturmaktadırlar.
(Keynes [1936] 1963, s. 383)