Jean Bodin (1530-96) Fransız siyaset düşünürü olan Bodin 'devletin (commonwealth) mutlak ve ebedi gücü' şeklinde tanımladığı egemenlik teorisinin ilk önemli kuramcısıdır. Onun görüşüne göre siyasi ve sosyal istikrarın tek garantörü nihai yasa yapma gücüne sahip bir egemenin varlığıdır; bu anlamda hukuk egemen gücün 'iradesi'ni yansıtır. Hukukun üstünde yer alan egemen güç hiçbir dış irade tarafından sınırlanamasa da, Bodin 'temel hukuk' diye tanımladığı doğal hukuk ile ona sınır getirilmesini kabul eder. Böylelikle egemenliği keyfi iktidar şeklinde anlamadığını ima eder. Bodin'in en önemli çalışması The Six Books of the Conımonweal'dir ([1576] 1962).
Postyapısalcılık (bu terim bazen postmodernizm ile eş anlamlı kullanılmaktadır), tüm düşünce ve kavramlann dilde ifadesini bulduğunu ve bizatihi dilin karmaşık güç ilişkileriyle sarmalandığını iddia eder. Siyaset teorisi, bu nedenle, güç iliş­kilerinin üzerinde yer almaz ve tarafsız olamaz; o incelediğini iddia ettiği güç ilişkilerinin asli bir parçasıdır.
Reklam
Doğru veya yanlış oldukları ispatlanabilen olgular gibi tasviri kavramlar da genellikle 'tarafsız' veya değer-bağımsız kabul edilir. Fakat siyasette olgular ve değerler birbirlerine bağlıdır ve hatta tasviri kavramların ahlaki ve ideolojik anlamlarla 'yüklü' oldukları aşikardır.
Evrimci Sosyalizm
Fabianlar ayrıca bütün partilerdeki politikacılar, kamu görevlileri, bilim insanları ve akademisyenler gibi seçkin grupların eğitim aracılığıyla sosyalizme kazandırılabileceklerine inanmışlardı. Sosyalizmin ahlakî olarak, örneğin kutsal kitaba dayandığı ve daha akılcı ve daha etkili olduğu fark edildikçe, sosyalist fikirler de bu seçkin gruplara 'nüfuz edecek'ti.
Sayfa 140Kitabı okudu
Sonuçta demokrasi, %51’in yönetim inisiyatifine kalmaktadır. Fransız siyasetçiye sosyal yorumcu Alexis de Tocqueville (1805-1859), bu durumla ilgili olarak meşhur “çoğunluğun zorbalığı” şeklindeki tasviri yapmıştır.
Modern toplumlar, sahte ihtiyaçlar yaratmak ve insanları doymak bilmez tüketicilere dönüştürmek suretiyle, toplum geneline yayılan aptallaştırıcı refah sayesinde eleştiriyi felç edebilmektedirler. Marcuse'ye göre liberal kapitalizmin görünüşteki hoşgörüsü bile, yarattığı özgür tartışma ve münakaşa izleniminin altında beyin yıkama ve ideolojik kontrolün gerçekleşme düzeyini gizlemesiyle, baskıcı bir işlev görmektedir.
Sayfa 28 - BB101 Yayınları
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.