Merhaba kitap dostlarım! Yıllar yıllar önce çocukluğumda babamın aldığı “Allah’ı arayan çocuk “ isimli Hz.ibrahim’in hayatını çocuk yaşına uygun anlatan dini kitabı okumuştum. Ve hatırlıyorum etkilenmiş ve kitap üzerine o zamanlar da oldukça düşünmüştüm. Yıllar sonra aynı kitabı bir daha gördüğümde anılarım depreşti ve tekrar aynı kitabı aldım. Bununla birlikte de bu kitabı aldım. Hz.İbrahim Aleyhisselam.
Bilmediğim çok bilginin varlığının farkına vardım. Hz. İbrahim Allah’ın dostu olan, Hz. İsmail ve Hz. İshak’ın babası olan bir peygamberin yaşamını anlatıyor. Merak ve ilgi duyanlara tavsiyemdir. Her alana ait kitabı okumayı seviyorum.
Ocak ayının son kitabı “Sergüzeşt” oldu. Türk edebiyatını okumayı çok severim. “Sergüzeşt”te ikinci kez okuduğum bir eser oldu. Eserin bende yeri çok ayrı. Lise zamanlarımda Edebiyat dersinde sunum ödevim idi. Çok severek araştırdım, okudum ve anlattım. İkinci kez okuyunca anılarım depreşti diyebilirim.
Roman da 19. yy’da bütün dünyada güncel bir tema haline gelen esaret konusu işlenmiştir.
Kafkasya’dan esir olarak İstanbul’a getirilen küçük bir Çerkes kızının başından geçenleri anlatmaktadır. Sade dili ve akıcı anlatımıyla bir çırpıda okuyacağınıza eminim. Özgürlüğün kıymetini anladığımız bu günlerde okuyup empati kurmak daha kolay olacaktır.
Kesinlikle okuyun ve okutturun. Başka Türk Edebiyat’ı eserlerinde buluşmak dileğiyle…
264 syf.
6/10 puan verdi
O koca beyinli adamın sınırlarını çizdiği bir alanda maç yaptığını hissettiğim bir kitap oldu. Böyle büyük bir isme sahip bir kitabın duygularımla masa tenisi yapmasını isterdim.
Bir The Wall hissiyatı ya da bir Naked yabancısı göremedim kitapta. Daha çok anılarım depreşti ve belki de bu yüzden bir antipati oluştu bünyemde. Yine de yazar zamansız sözler, nasihatler bırakmış okura. Ağırlığıyla eşdeğer bir kitap.
Bi de ergenlik öncesi oğullara okutulabilecek bir kitap. Ama önce kitapları sevdirmekle başlamalı babalar.
Sonunda Dostoyevski’nin kurgu dünyasını tamamlamak nasip oldu. 2019’da okuma aşkımı yeniden alevlendiren yazarlardan biriydi Dostoyevski. Hiç unutmam, ilk okuduğum eseri kütüphaneden aldığım ‘Tatsız Bir Olay’ adlı hikayesiydi. O günden sonra klasiklere merak saldım ve şimdiye kadar büyük bir keyifle okudum, okumaya devam edeceğim de. Yazarla 19
Şu saatte orada mıydın?
8. sınıfta arkadaşımın bana bu kitaptan bahsetmesiyle beraber sürekli hakkında konuştuğumuz bir kitaptı. Eee 8. sınıf biraz macera, olağanüstülük arayan bir yaş olunca kitap da dilimizden düşmüyor hani. Son sayfasının yırtık olmasından baya konuştuk tabii ama o zaman kitabı okumak nasip olmamıştı. Kütüphanede rafların arasında dişime dokunur bir
İNSANLIK HALİ
İnsanlar inandıklarını söylerken sağa, ürettiklerini söylerken sola bakarlar, yalan söyleyenlerde sağ omuz bir-iki saniye arasında kalkıp iner."
Merhaba arkadaşlar..
Polisiye kitaplarını hep sevmişimdir ama neden sevdiğimi hiç yazmamıştım. Eee #insanlıkhali . Bu kitabı okurken yine anılarım depreşti. Çünkü yıllaaarr evvel (burdan yaşımız ortaya çıkacak sanırım) evet yıllar önce meslek olarak seçtiğim iki seçenek vardı, önceliğim polis olmaktı sonra ise psikolog.
Çok minik bi ayrıntıdan dolayı polis olamadım, çok büyük bi detaydan dolayı psikolog olamadım.
İçimde bu araştırma, gözlem ve analiz isteği hiç bitmedi. Bunu hiç köreltmedim aksine hep deneyimlerle geliştirdim. "Ne işime yarayacak" demedim.
Kitabın sayfalarını araladıkça içinde kayboldum desem yalan olmaz. Nasıl başladım nasıl bitirdim bilemedim. İçerisinde birbirinden farklı polisiye davalar var. Öyküler demek ayıp olurdu sanırım. Yazarımız işleyişi çok güzel anlatmış. Her türden suça ait bi bölüm var. Beni en çok sinir eden kuşları, o masumları kendi suçlarına ortak eden Haydar ve Hulki idi.
İp uçları, olay döngüsü ve sonuç güzel bağlanmış. E daha ne olsun..
Gerisi de okuyucunun hayal gücüne kalsın
Aşk dediğin nedir?
Hastalık. Beynin kimyasının değişmesi, hormonların cozutması.
@reha_avkiran
@herdemkitapyayin
#insanlıkhali
