Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
RUH Aristo ve descartesin dediği gibi Ruh bedeni idare eden genel bir ruhtan ve fikirden oluşur.Fikirde bir cevherdir.Gustav jungun bahsettiği anima erkekteki dişil yan animus kadındaki eriiliktir bilinçaltıdır buda ruhtur. Cevher fiile muktedir varlıktır. Eğer cisimde bir cevherse daha katı madde halidir. Maddenin en katı hallerinden. Peki Cevherle maddeyi ayrıştıran şey nedir Ruhun Bu haliyle Bölünemez cismin bölünebilir olduğudur Ruhta başkalaşım olur Hakiki manada bir olan bölünemez Bölünmez cevherler olmasa cisimler gerçek olmaz Eğer ruh bölünebilseydi onun bir parçasının bir şeyi bilip diğerinin bilmemesi mümkündü.Tek yerde iki zıddın olması çelişkidir.Ruh için uygun değildir Çakra Auralar Ruhun katmanıdır.Eğer ruhun bütün kıvrımlarını açabilseydik kendisi ve Dıştaki katmanlarla sonsuza kadar temaşa ediceksek onun katmanlarına inmemiz ayrıştırmamız gerekecek ve sadece birkaç şeyden anlamlandırdığımız ruha sayısız zerrelerle temaşa etmek zorunda kalacağız Ruh sonsuz iyilik ışık üzerineyse bedende zulmeti emredecek bir karanlığıda zorunlu kılar buda nefistir Nefis Çakralara letaiflere(Ruha) uzanan ve bu letaiflerin kontrolünü ruhtan almaya çalıştığına göre Işığın yanında zulmeti karanlığıda temaşa etmiş oluruz.O vakit Nefis ve Ruh bu savaşı kazanmak için savaşmak zorundadır Ve açıktır ki Ruh ihtirasların üstüne yükseldiğinde galip geldiğinde güçlenecektir
Kişiliğin oluşumunda önemli rol oynayan arketipler, persona, anima ve animus, gölge ve ben'dir. Anima, erkeğin bilinçaltındaki kadın/dişi tasarımıdır". Bir erkeğin duyguları adeta bir kadının duygularına benzer, düşlerde de kendini dişi yaratık biçiminde açığa vurur. Jung, bu düşsel figüre, erkeğin kolektif bilinçaltıyla bağlantısını sağlayan yetersiz işlevin dişileşmesi olduğunu göz önünde tutarak anima demiştir. Mağara, anima simgelerinden birisidir.
Reklam
Persona, gölge, anima, animus
“Geleceğe giden hazır yol yok. Yolumuza devam ederek yollar yapıyoruz.” - Bastırılan her şey varlığını başka bir yerde sürdürür, hiçbir yere kaybolmaz ve ayrı bir kişilik sistemi oluşturur.
Sayfa 79
Animus ve anima, büyük ölçüde sempati ve antipatiden sorumludur. İdeal imgeler olduklarından birbirlerine ölümcül bir şekilde çekim duyarlar; bu da sonunda söz konusu bireylerin tamamen hayal kırıklığına uğramasına neden olur. Yansıtma her zaman ilk görüşte yaşanır. Garip, eski bir tanışıklık hissi doğar; sanki bir zamanlar biri diğerini tanıyormuş gibi. Kötüsü, insanın gerçekliği görme yeteneği kaybolur; bu figürler herkesi ele geçirirler. Ancak bu noktada, bilincimizin hala tam olarak gelişmekte olduğu ve çevremizde her zaman bizden daha bilinçli veya daha az bilinçli bireylerin olacağı da unutulmamalıdır. Kendimizi veya başkalarını anlamayı bıraktığımızda, her zaman birtakım duygular üretiriz. Başka bir deyişle, duyguların hemen içinden geçtiği adaptasyon sistemimizde boşluklar oluşur ve duygular hüküm sürdüğünde anlaşmak olanaksızlaşır. Durum böyle olunca, araya umutsuzca yapılan tartışmalar girer ve önyargılarımızın kurbanı oluruz. Öyleyse, apriori yargıların tüm ağırlığından kurtulmak için tek bir kötü deneyim yeterlidir. Bunun aksine, tek bir iyi deneyim ile her şeyi gerçeklikten uzak, toz pembe bir ışıkta görebiliriz.
Sayfa 106
Anima ve animus. Erkeğin içindeki kadın, kadının içindeki erkek... Bilinçdışı arketiplerden anima ve animusun kabaca tarifi erkeğin bilinçdışındaki dişi öğe ve kadının bilinçdışındaki erkek öğedir.
Jung geleneği, bir erkek için bu içsel yardımcının, genellikle dişil bir ruh veya anima figürü olduğunu ve bir kadın içinse genellikle erkeksi bir ruhsal rehber veya animus olduğunu düşüncesine sahiptir. Bu yüzden, aşık olduğumuzda, esasen genellikle bizi özlemiş olduğumuz yere, cennete götürecek olan içsel animaya veya animusa aşık oluyoruz.
Reklam
128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 günde okudu
Kendini bilen Dünyayı bilir
Psikoloji alanında okumayı seviyorum ancak bana bu kadar katkısı olan bir kitap okumamıştım henüz. Genel olarak kişisel gelişim adı altında zaten bildiğimiz şeyleri ısıtıp ısıtıp koyuyorlardı önümüze. Ama bu kitap bir şeylerin adını koyarak anlamlandırmamıza yardım ediyor. Carl gustav jung'u kabaca anlayabileceğimiz sade bir dille yazılmış dolu dolu bir kitap. Boyutlarına ve sayfa sayısına kanmayın birçok kalın kitapla yarışır. Bana farklı bir bakış açısı kattı. Okurken çok zevk aldım. Enantiodromia, anima, animus, arketipler ve gölgeler, persona, unus mundus... Jung kendinden yola çıkarak başka bir dünya oluşturmuş , okurken ' Ben de bunları yaşadığım halde nasıl bu kadar net göremedim?' dedim kendi kendime. Mutlaka okunması gereken bir kitap. Psikolojiye ilgi duyun veya duymayın insanın kendini ve etrafını bir nebze tanıması için gerekli bir kitap olduğunu düşünüyorum. 10/10
Dışa Bakan Rüya Görür, İçe Bakan Uyanır
Dışa Bakan Rüya Görür, İçe Bakan UyanırÖzlem Küskü · Destek Yayınları · 20202,353 okunma
Anima ve animus. Erkeğin içindeki kadın, kadının içindeki erkek... Bilinçdışı arketiplerden anima ve animusun kabaca tarifi erkeğin bilinçdışındaki dişi öğe ve kadının bilinçdışındaki erkek öğedir.
Sayfa 86 - Destek yayınlarıKitabı okudu
128 syf.
·
Puan vermedi
·
23 saatte okudu
Kendi içine bakmaya cesareti olmayan herkesin yaşamı bulanıktır!
Carl Gustav Jung
Carl Gustav Jung
'dan okuduğu ilk kitap. Ve bu kitapla kendisiyle tanıştığıma çok memnun oldum.
Dışa Bakan Rüya Görür, İçe Bakan Uyanır
Dışa Bakan Rüya Görür, İçe Bakan Uyanır
kitabı bizlere
Carl Gustav Jung
Carl Gustav Jung
çocukluğundan başlayarak nasıl bir ortamda yetiştiğini, özel yaşamında nasıl biri olduğunu, kişisel özelliklerini, gezdiği gördüğü ülkeleri, etkilendiği yazarları düşünürleri ve filozofları, yaptığı araştırmaları,
Sigmund Freud
Sigmund Freud
Dışa Bakan Rüya Görür, İçe Bakan Uyanır
Dışa Bakan Rüya Görür, İçe Bakan UyanırÖzlem Küskü · Destek Yayınları · 20202,353 okunma
Analitik Psikoloji’ye göre ruh iki kısımdan oluşmaktadır: animus/anima ve psykhe. Psykhe kavramı gerek bilinçli ve gerekse bilinçdışı olarak işlev gösteren ruhsal süreçlerin tümünü; animus/anima ise, ancak kişilik olarak tarif edebildiğimiz ayrışmamış bir işlev kompleksini ifade etmektedir. Aynı ekole göre kişilik de iki kısımdan oluşur: 1- Bizim dahili duyuş tarzımızı ifade eden dahili kişilik kısmı ki, buna anima ismi verilmektedir. 2- Dış davranış, dış karakterimizi teşkil eden harici kişilik kısmı ki, buna persona adı verilmektedir.
Reklam
Tanrı birdir ama yaratıcı olduğu zaman kendini animus ve anima olarak ikiye böler. Onsuz bir dışavurum imkânı yoktur, onsuz bir diyaleklik olmayacaktır. Tanrı kendini tez ve antitez olarak ayırır çünkü meydan okuma, çelişki, mücadele ancak tez ve antitez ile var olabilir. Mücadele ve sürtüşme vasıtasıyla enerji yaratılır. Bu tıpkı iki taşı birbirine vurduğunda ateş çıkması gibidir. Bu tıpkı iki elini çırptığında ses çıkması gibidir.
Sayfa 143 - Omega YayınlarıKitabı okuyor
320 syf.
·
Puan vermedi
"Mihenk taşı kendinizle yal­nız olmaktır. Yol budur."
Ruhun Yaralı Şifacısı, psikoloji tarihine damga vuran, psikolojiyi şekillendirerek doğu ile batıyı birleştiren, mitleri deşifre eden, tüm zamanların en büyük ruhsal devrimcisi Carl Gustav Jung’un ruhsal yolculuğunun hikâyesi. "Sadece yaralı olan hekim iyileştirebilir" diyerek şifa kavramına noktayı koyan ve kendisine sormadığı hiçbir soruyu başkasına sormayan olağanüstü bir kişilik. Analitik psikolojinin kurucusu, gölge, kompleks, bilinçdışı, arketip kolektif bilinçdışı, anima animus kavramlarını dünya psikolojik mirasına kazandıran, insan ruhunu anlamaya niyet etmiş bir hekim ve şifacı. Claire Dunne’ın kaleme aldığı bu eşsiz biyografide Kırmızı Kitap’tan parçaları, Freud’la dostluklarını, baba oğul ilişkilerini ve kopuşlarını, çocukluğunu, evliliğini, aşkını, eşzamanlılık kavramını ve kolektif bilinçdışını keşfini, İkinci Dünya Savaşı başlamadan gördüğü rüyaları, doğuya yaptığı yolculuklarda edindiği kadim bilgileri batıdaki bilimle birleştirmesini okuyacaksınız. Jung’un biyografisi tıp, psikoloji, sanat, edebiyat, din, bilime meraklı, insan ruhunun DNA’sına erişmek isteyen herkes için bir başucu kitabı. Claire Dunne, dünyanın çeşitli yerlerinde Carl Jung ve başka konularda konferanslar veren bir yazar ve televizyon ile radyo programı yapımcısıdır. İrlanda’da doğmuş, uzun yıllar boyunca Avustralya’da yaşamıştır. Avustralya’da çokkültürlü iki radyo kanalı kurmuş ve çokkültürlülüğe, Kelt kültürüne ve etnik yayınlara katkılarından dolayı Avustralya Şövalye Nişanı’na layık görülmüştür. Bu onun üçüncü kitabıdır. Keyifli okumalar
Ruhun Yaralı Şifacısı Carl Jung
Ruhun Yaralı Şifacısı Carl JungClaire Dunne · Doğan Novus · 202268 okunma
Anima ve animus. Erkeğin içindeki kadın, kadının içindeki erkek...
608 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
“Çocukların anne babalarının iç hayatını anlama kabiliyetleri sınırlıdır, onu kendi öznelliklerinin merceğinden algılar ve sadece kendilerini etkilediği ölçüde anlarlar. Çocuklar bu bakımdan son derece kalın kafalıdır”. Hayata eksik ve bağımlı olarak başlamak bizi bir çok şeye mahkum bir varoluş sunar. Bu istesek de istemesek de başımıza gelir.
Biçimin ve Boşluğun Kitabı
Biçimin ve Boşluğun KitabıRuth Ozeki · İthaki Yayınları · 202373 okunma
KADIN & ERKEK
"Bilirsiniz belki, kadınlar erkeklere nazaran daha çabuk olgunlaşırlar. İstisnalar kaideyi bozmaz dedikten sonra otuzlarına yaklaşmış bir kadının hitabet ve ikna yeteneği kuvvetli olan erkeklere çekildiğini söyleyebilirim. İlişkinin akışı hemen her zaman şöyle gerçekleşir: Anima projeksiyonu alan kadın ilk önce bundan çok hoşlanır. Beğenildiğini ve kendisine değer verildiğini düşünür. Bu durum aynı zamanda animusun güç istencini beslediği için kadın kendini güçlü ve koruma altında hisseder. Bu nedenle kadının gözünde erkek, olduğundan daha değerlidir. Kadın artık erkeğin ışığı altında sıcacık güneşlenmektedir. Oysa aynı anda o da kendi ışığını erkeğe yönlendirmiştir. Çift taraflı bir anima-animus yansıtması içinde bilinçleri körelen çiftler, kendi özgür iradeleri dışında dehşetli ilahların yönetiminde bir tiyatro sahnesinde haz ile desteklenmiş süfli bir oyuna katılırlar. Bu noktada kadın kendi değerini ve özellikle potansiyelini bir süreliğine erkeğe teslim etmiştir. Bu sahte gerçeklikten ilk uyanan kadın olur. Çünkü yansıtma çekildikçe kadın kendi gibi olmaya başlar ve erkeğin bu duruma kızdığını veya onu beğenmediğini anlar. Zaten erkek de onu olduğu gibi değil istediği gibi görüyordur."
Sayfa 257Kitabı okudu
303 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.