bırak,
çimlere uzansın suistimal edilmiş kelimelerim,
dokunma.
çünkü bilmediğin şeyler var,
ben o kış ankara’da
çok yağmur yedim.
asitten beter bir haşikio süzüldü yanaklarımdan.
umutsuz bir tellal gibi, kendimce
insanlığın kirini temizledim.
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
Osman Yüksel’in Tutuklanması
Sabahaddin Ali ile Nihal Atsız arasındaki dava devam ederken milliyetçi gençler Ankara garında toplanıp buradan Ulus’a yürümüştür. Ertesi gün sabah galeyana gelen milliyetçi gençlerin gözünü korkutmak amacıyla Said Bilgiç, Said Sadi, Osman Yüksel ve Ahmet Ellezoğlu sorgulanmak üzere emniyete götürülmüştür. Bu gençler
M. Hayati Özkaya
Eylül, miladi takvime göre yılın dokuzuncu ayı… Arapça eylül, Süryanice aylûl (üzüm) anlamındaki aylûl’dan yani Üzüm Ayı’ndan gelmektedir. Aynı zamanda eylül ayı Anadolu coğrafyasında binlerce yıllık bir geleneğin, bağbozumunun başlangıcıdır.
Bağbozumu tarımda hasadın, bereketin adı olarak bilinir. 1980 öncesini yaşayanlar
FANTEZİLER
Dünya çok değişti. Galiba fabrika bacalarından ve arabalardan çıkan zehirli gazlar havanın terkibine iyice karışarak insan şuurunda kötü tesirler yaptı. Her zaman için geçerli olan manevî değerlerin bu kadar değişmesini başka türlü açıklamaya imkân yok. Eskiden insanları utançla kızartacak olaylar karşısında âdeta gururla duranlara
|Bağlama
Her sevgi bir düğüm atmış koluna
Dokundukça inler, yarası vardır.
Irak gönüllerin uçurumuna
Ezgiden bir köprü kurası vardır.
Aslı saçlarını yönüne sermiş,
MABETSİZ ŞEHİR
Bu şehrin insanlarının mabutları ceplerinde mabudeleri yataklarındadır
Dünyanın başka yerinde var mı bilmem! Türkiye’de mabetsiz bir şehir var... Ankara’nın Yenişehir’i... Bir akşamüzeri bu şehirde dolaşıyorum. Sanki yürümüyorum; ayaklarım kendiliğinden gidiyor. Asfaltlar üzerinde otomobiller, otobüsler, troleybüsler
Atsız ve Şevki Paşa’ya dâir bir başka anım da “beynelmilel siyâset” bâbındadır: Atsız’ın tuhaf bir huyu vardı. Aslında pek çok tuhaf huyu vardı ya, neyse! Zaman zaman diline bir meseleyi dolar, her vesileyle her yerde ondan bahsederdi. Bunlar en azından “alışılmadık” konular olduğu için dinleyenler, ciddî mi söylüyor şaka mı anlayamazlardı.! Bir