-Ya bu kafayı değiştirirsiniz ya da kafanızı koparırız anladınız mı ? Köşede,duvarın dibinde kırmızı cilt kapağından kopup ayrılan,iki yana açılıp kalan sayfalar,birbirinin üstünden fısıltıyla kayıp kapandılar. O anda dünyanın bir köşesinde,akşamın o ayrılık saatinde bir çiçek sessizce taç yapraklarını kapatıp sonsuz uykulara daldı;bir günlüğüne doğmuş bir günlük doyumsuz yaşamını tamamlamış küçük bir çiçek boynunu büküp öldü. Sonra o ayrılık saati gelmiş olmalı ki,her şeyin altüst edildiği odalardan çuvallara tıkabasa doldurulan kitaplarla birlikte seni de alıp götürdüler. Götürülüşün böyle oldu.
Merhaba arkadaşlarım, büyüklerim, abilerim, ablalarım. Değerli vaktinizden birkaç dakika çalarak hayırlı bir iş için yardım isteyeceğim. Bugün sabah, kitapların yorumları hakkında bir video izlerken, okurun doğudaki bir okula kitap bağışlayacağını öğrendim. Birçok yayınevine başvurmuş, olumlu yanıtlar almış. Ben de sizlere, okurlara, kitapçılara
Reklam
Muallimler Ankara'da bir toplantı yapmışlar, bu içtimaya iki-üç muallim hanım da iştirak ederek salonda ayrı bir yere oturmuşlardı. Muallim hanımların içtimaya gitmelerini hoş görmeyen meclisin sarıklıları Gazi'ye şikayete giderler. Gazi kızarak: ''Kimmiş muallimler cemiyet reisi? Çağırın onu!'' der. Mazhar Müfit birkaç dakika sonra içeri girince gürleyen bir sesle ona çıkışır: ''Siz Muallimler içtimada ne yapmışsınız ? Ne ayıp şey bu?'' Mazhar Müfit şaşakalır. Gazi'den bu hareket mi beklenirdi? Sarıklılar muzaffer bir beşaretle gülmektedir. Sarıklılar neşe içinde iken, Gazi'nin sesi hep aynı tonda devam eder: ''Olur şey değil,olur şey değil! Mazhar müfit hala ayakta ve hala ne diyeceğini şaşırmış bir halde cevap vermeye çalışır: ''Efendim vallahi...'' ''Bırak bırak ben hepsini biliyorum; içtimaya muallime hanımları da çağırdınız. Fakat onları niye ayrı sıralara oturttunuz ? Sizin kendinize mi itimadınız yok, Türk hanımlarının faziletine mi ? Bir daha öyle ayrılık gayrılık görmeyeyim, anladınız mı ?''
Barda (2007) - Sevginin kotası olmaz! Birini sevmek için diğerinden nefret etmen gerekmez. Barda (2007) - Bizim bulunduğumuz yerde olan herşey, bizim yüzümüzdendir! Anladınız mı lan?
Zaptiye nazırlığımda karşımda, onun yüzünden başıma gelmedik kalmaz, Padişahın yanına çıkamaz olurum. Nazırlıktan oluşumun yüzde altmışı onun yüzündendir. Valilikte karşımda, başa çıkamam. Bu adam hükümetin değil, yalnız benim başıma bela. Allah sırf bu adamı bana bela olsun diye yaratmış. Ne yapacağımı ne edeceğimi şaşırdım. Ele avuca sığmıyor. Kayıyor. Eğer bu adam şeytan değilse, şeytanın öz kardeşidir. Bu mutlaka böyle. Tasavvur edin Rüştü Bey, Mahmut Muhtar Paşa gibi umur görmüş bir kumandan onu Çöpderesi mevkiinde 500 kişilik bir kuvvetle sarıyor, bu şeytan herif 500 kişiyi yarıp çıkıyor. Hem de Mahmut Muhtar Paşa kuvvetlerini bir hayli hırpalıyor, birçok zayiat verdiriyor. Bu böyle bir şeytandır. Bütün ümidimiz, son ümidimiz sizsiniz. Anladınız değil mi ? Kimin karşısındasınız, anladınız mı?
Sayfa 162Kitabı okudu
“duydunuz : muhakkak düşündünüz: belki anladınız: zannetmem ne olacak hem, anlasanız da unutacaksanız. bir andı, geldi geçti, yahut geçmek üzeredir. geçmese de alışılır. alışıldı mı, mesele yok. alışkanlık getirir eski yerine hiçbir şey duymamış, düşünmemiş, anlamamış olmanın rahatlığını.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.