Matematik ile Hristiyanlıkta benzer bir yön var. Bazı temeli olmayan kesin kabuller olmadan olay örgüsü açıklanmıyor. Matematikte bir formülü ya da işlemi açıklamak için tanımlama yaparken bilimeyen şeyler için bazı kesin kabuller oluşturuluyor ki işlem doğru olsun. Aynı şekilde de Hristiyanlık kavramlarında bir olay örgüsü var ve bu olay örgüsü için kelime üretiliyor ve bazı anlamlar veriliyor. Bu kavramları da temeli gibi gösteriyor. Ve kesin kabul ediyor bu sayede bu olay oluyor gibi bir şart oluyor aynı matematikteki gibi
Tabi matematikçiler daha iyi bilirler ve ifade ederler
Merhaba sevgili okurlar. Sizlere çok sevdiğim bir yazarın Nazan bekiroglunun hayranlıkla her cümlesini okuyup tamamlandığında düşündüğüm ilk şeyin büyük bir emek ve harikulade bir eser olduğunu düşündüğüm kehribar geçidi kitabından bahsedeceğim.
Incelikle yazılmış bir edebiyat dili öyle ki her cümlesinde bambaşka gizli anlamlar ve yorumlar belki hikayeler bulabilirsiniz .
Olay örgüsü, surukleyicilik akıcı ve ne var biliyor musunuz size yaşamı ve hayatı sorgulatip o sorulara cevaplar veren bir eser olmuş okunmasını mutlaka tavsiye ediyorum kendinizi çok geliştirmiş düşünce ufkunuzu açmış olacaksınız tüm okurlara iyi okumalar dilerim ...
Sevgili Latife Tekin ve başyapıtı Sevgili Arsız Ölüm.
Kitap benim liseden beri okumayı istediğim ama bir türlü kısmet olmayan nereye gitsem hangi kitapçıda karşılaşsam bakıştığımız ama şimdi değil daha zamanı var dediğim bir eserdi.
İyi ki de öyle demişim çünkü bu yaşımda dahi okumakta ve kavramakta çok zorlandığımı itiraf etmeliyim. Kitap aşırı
Isabelle...
Öncelikle varoluşçuluk akımına ve Andre Gide'ın kalemine az biraz hakim değilseniz kitabı sıkıcı, olay örgüsü çok iyi kurgulanmamış gibi bulabilirsiniz. Sıradan bir aşk hikayesi okudum, daha iyi aşk hikayeleri mevcut diyebilirsiniz. Ama akıma hakimseniz ait olmadığı bir ortamda var olmaya çalışan bir Gerard ve Gerard'ın yarattığı Isabelle ile gerçekte var olan Isabelle'in hikayesini seveceksinizdir. Özellikle hayalperest Gerard'ın gerçekle çok yalın bir şekilde karşılaşması ve bunu kabullenmek istememesi yine de şartları zorlayarak başka bir kapı aralayıp başka anlamlar yükleyerek Isabelle'e ulaşma çabasını takdir bile edebilirsiniz. Ben kitabın dilini, konun sıradanlığını bu denli heyecanlı aktarılmasını sevdim. Yormadan, sakin sakin aktı gitti. Andre Gide okumayı sevenlere tavsiye ederim.
IsabelleAndré Gide · Can Yayınları · 20201,039 okunma
Merhaba canlar...
@okuyan_kadinlar_kulubu nün #birharfbirkitap etkinliği için ikinci seçimim #lordedgwareikimöldürdü kitabından yana oldu. Aynı zamanda bu güzelliği @klasikeserlerokuyoruz un #ikiklasikyazar etkinliği için okudum.
#agathachristie #polisiye nin kraliçesi. Yine çok ince işlenmiş bir kurguyla karşılaştım. Elimde katili bulabilmek
İlk olarak kitap tanıtımından bir bölümü alıntılamak istedim.
“Ayfer Tunç, okurlarını taşranın karanlığından alıp dünyanın bir ucuna götürüyor. Şimdilik daha ötesi yok.
Kuru Kız, tüm zamanların mağdurları üzerine, yenilikçi, ezber bozan bir roman.”
Okudum, bitti. Haksızlık etmek istemem yazara. Beklediğimi bulamamıştım. Bunu özellikle belirtmek istedim. Kendime sordum kitabı bitirdikten sonra. Ne beklemiştim? Bu sorudan sonra kitabın tanıtımını tekrar okudum. Evet. Beklediklerim yazılıydı orda, alıntıladığım bölümde. Tanıtımda altı çizilerek belirtilen bir konu vardı ki o da yazarın taşranın karanlığından dünyanın diğer ucuna götüreceği. Hissedemedim. Belki de tanıtımda yazılı olanlara büyük anlamlar yüklemiştim, ya da tanıtımda ve okuduğum incelemelerde yazılanları bambaşka hayal etmiştim, bilmiyorum. Ayfer Tunç’u ilk kez okumadım. Daha önce “Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek” adlı kitabını okumuştum. Yetmişli yıllardaki yaşamı anlatıyordu, keyifle okumuştum. Kuru Kız için benzer şeyler söyleyemeyeceğim ne yazık ki!
Kitapla ilgili genelde beğeni dolu incelemelere rastladım. Kitapla ilgili kendi düşündüklerimi de bu yüzden yazmak istedim. Kitabı okurken “Duygulardan bahsedilmiş, evet, buldum” dediğim bir anda duyguların es geçilmiş olduğunu fark ettim ve uzaklaştım düşünsel olarak. “Keşke duygular doyasıya anlatılabilseydi.“ dedim. Yazar koşar adımlarla anlatmış olayları. Biraz yavaşlamak istedim, olmadı. Olay örgüsü, sıradandı. Tahmin edemediğim durumlar, öngöremediğim olaylar çıkmadı karşıma. Durağan ve soğuktu, kuruydu adı gibi.
Kuru KızAyfer Tunç · Can Yayınları · 20233,335 okunma
Kozmos aykırılıklardan biçimlenmiş bir eser olarak ortaya çıkar. Burada her şey kendi tezadından izler taşır ( içi birbiriyle alakasız mikro olayların kaosuyla kaplanmış tutarlı olay örgüsü içi saçmalıklarla kaplanmış mantıklı konuşma), iki temel sorunsal motif ( epistemolojik ve psikolojik) birbirine nüfuz eder ve karışır. Dahası, eser iki parçaya ayrılır: kompozisyon merkezinde beklenmedik biçimde yeni olay örgüsü düzeni ve yeni anlamlar sistemi doğar.
Muhteşem bir eser.. Bu kitabı bir roman diye alıp okumaya başlamıştım. Yapısı hakkında daha önce ufak bir bilgim vardı ama kitabı okuduktan sonra kitabın Sait Faik Abasıyanık'ın o muhteşem üslubundan oluşan hikayeler bütünü olduğunu anladım. Eseri değerlendirmeye geçmeden evvel şu notu düşeyim: Eserimiz ilk başta sakıncalı bulunup (nesi
Tanrı'yı Gören Köpek yazarın kaleme aldığı kısa kısa birçok hikayenin derlenmesinden oluşmuş güzel bir eser.
Hikayelerin birçoğunda din teması baskın bir şekilde yer etmiş. Özellikle kitaba ismini veren Tanrı'yı Gören Köpek hikayesinde de gözlemlenebilen, yazarın derdi dini öğütler vermek değil de daha çok insanların şekilciliğini ve ikiyüzlülüğünü ortaya koymak gibi sanki.
Birçok hikaye başlangıcı, olay örgüsü ve bitişi ile okuyucuyu düşünmeye sevk eden, anlatmak istediğini biraz üstü kapalı bir şekilde, bazı simgelerle ortaya koyan, herkesin farklı anlamlar çıkarabileceği, belki biraz da gizemli bir yapıya sahip. Hikayelere çoğunlukla kasvetli ve olumsuz bir hava hakim. Yazar, okuyucuyu etkilemeyi biraz bu kasvetli içeriği ve acımasızlık sosuyla başarıyor.
Hikayeler çok kısa kısa o yüzden ayrı ayrı içeriklerden bahsetmek hem zor hem de çok anlamlı değil. Sizlik olup olmadığını anlamak için kitabı elinize alıp deyim yerindeyse bi tadına bakmanız gerekiyor. Kütüphanede veya kitapçıda gözünüze takılırsa rastgele bir hikaye açıp deneyin derim. Keyifli okumalar.
Herkese merhabalar
Bugün sizlere Başak Sayan tarafından kaleme alınmış Ölu Kuşların Sessizliği adlı kitabının yorumu ile geldim. Nefes kesen bir tempo...İnsanı çepeçevre saran bir hikâye. Beklenmedik olaylar örgüsü. Yazardan okuduğum ilk kitaptı, kesinlikle son olmayacak. Tek kelime ile müthişti..
İçine çektiğin nefes gibidir hayat. Önce
Yazarımız bu eserinde bir olay örgüsü ve karakterler yaratıp herhangi bir mekanda betimlememiştir.Eserin amacı adından da belli olduğu gibi şu anın değil gelmiş geçmiş tüm zamanlarda toplumun yarattığı yalnızlığı ve anlamsızlığı ifade etmiştir. Kitap her sayfada bir cümle olacak şekilde ilerler ve her cümlenin kişiye anlatmak istediği derin anlamlar barındırır. Yalın bir anlatıma sahip bir kitap gibi dursa da cümleleri özümsemek için ara ara tekrar okunabilir. Alıntı cümleler: “Bastığın yerin iki ayağının kapladığından daha büyük olamayacağını anlamaktır mutluluk. “ “Önceleri sorularıma neden cevap alamadığımı anlamıyordum, şimdiyse soru sorabileceğime nasıl inanabildiğimi anlamıyorum. Ama gerçekten inanamıyordum ki, soruyordum sadece.” “Bu dünya için kendini paralaman gülünç.”
AforizmalarFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201728bin okunma
Ben hep okuduğum bir kitabı tekrar tekrar asla okumam diyordum gerçekten asla asla dememeyi öğreten bir kitap.
Gerek olay örgüsü gerek içsel betimlemeler her anlamda Türk yazarların arasında sivrilen bir yazar.
Bence kısa ve öz ama büyük anlamlar taşıyan bir kitap.
Gönül, Sōseki'nin hayatının son demlerinde kaleme aldığı kurgularından biri. Adından olsa gerek bir aşk romanı okuyacağım diye düşünseniz de sizi bu konuda ters köşe yapıyor.
Gönül -Japonca adıyla Kokoro-, Modern Japonya edebiyatının önemli temsilcilerinden Natsume Sōseki'nin kült eserlerinden biri olarak görülüyor. Ülkesinde Dazai’nin