Sanki ölmeyecekmiş gibi yaşıyoruz bu hayatı, sanki ölüm sadece başkalarının başına gelir ve bize de uzun zaman uğramayacağı kesindir, diye düşünüyoruz, o yüzden de üzerinde düşünmeye zahmet etmiyoruz. Bizler için ölüm soyut bir kavram. (..) İnsanlar sanki uyurgezer gibi yaşıyorlar hayatlarını. Önemsiz şeyleri kafaya takıyorlar. Şöhret ve para istiyorlar, diğerlerini kıskanıp hiçbir önemi olmayan şeyler için büyük mesafeler katediyorlar. Anlamsız hayatlar sürüyorlar. Yiyor, uyuyor ve kendilerini meşgul edecek sorunlar icat ediyorlar. Asıl olanı unutup geçici olana takılıyorlar. Sorun ölümün soyut bir şey olmamasında.
Ellerinde bilim var ama maddeden başka şey tanımayan bilim. İnsan varlığının en soylu yanı maneviyat inkar ediliyor, zaferle hatta nefretle reddediliyor. İnsanlar hele şu son zamanlarda bir özgürlük teranesi tutturdular. Neymiş bu peşinde koştukları özgürlük? Yalnızca esirlik ve kendine kıymadan ibaret. Çünkü insanlar "ihtiyaçlarını tatmin
Reklam
“İnsanlar sanki uyurgezer gibi yaşıyorlar hayatlarını. Önemsiz şeyleri kafaya takıyorlar: Şöhret ve para istiyorlar, diğerlerini kıskanıp hiçbir önemi olmayan şeyler için büyük mesafeler katediyorlar. Anlamsız hayatlar sürüyorlar. Yiyor, uyuyor ve kendilerini meşgul edecek sorunlar icat ediyorlar. Asıl olanı unutup geçici olana takılıyorlar.” Başını iki yana salladı. “Sorun ölümün soyut bir şey olmamasında. O yanımızda,hemen köşede bekliyor.”
"İnsanlar sanki uyurgezer gibi yaşıyorlar hayatlarını. Önemsiz şeyleri kafaya takıyorlar: Şöhret ve para istiyorlar, diğerlerini kıskanıp hiçbir önemi olmayan şeyler için büyük mesafeler katediyorlar Anlamsız hayatlar sürüyorlar Yiyor, uyuyor ve kendilerini meşgul edecek sorunlar icat ediyorlar. Asıl olanı unutup geçici olana taklıyorlar." .... "Sorun ölümün soyut bir șey olmamasında. O yanımızda, hemen köşede bekliyor. Birgün iyisin, yaşam yolunda yarı uykulu yürüyorsun ve doktor gelip öleceğini söylüyor. O anda kâbus aniden tahammül edilemez hale geliyor ve böylece uyanıyoruz."
Kusursuz tespit
İnsanlar, hele şu son zamanlarda bir özgürlük teranesi tutturdular; neymiş bu peşinde koştukları özgürlük? Yalnızca esirlik ve kendine kıymadan ibaret! Çünkü insan­lar, "ihtiyaçlarını tatmin etmeye bak, sen de en yüksek, en zengin kişilerle aynı haklara sahipsin" inancına saplandılar. "ihtiyaçların giderilmesi konusunda hiç çekinme, hatta is­teklerini alabildiğine artır!" Bugün herkesin dilinde bu var, özgürlük böyle anlaşılıyor. İhtiyaçları alabildiğine genişlet­mek hakkı neler doğurur? Zenginleri yalnızlığa ve manevi çöküntüye, yoksulları kıskançlığa, suç işlemeye götürür. Çünkü hak bağışlanırken ihtiyaçların giderilme yolları gös­terilmiş değildir. Güya mesafeler kısaltılmakla düşüncelerin havadan iletilmesiyle insanlar birbirine yaklaşır, kardeşlik bağları güçlenirmiş... İnsanların bu türlü birleşme araçları­na inanmayın. Özgürlüğü, ihtiyaçlarını genişletmeye ve gi­dermeye yarayacak bir araç saydıkları için yaratılışlarına zıt giderler, anlamsız, ahmakça istek, alışkanlık ve ipe sapa gelmez hayallere yer verirler. Sırf karşılıklı kıskançlık, şehvet ve kibir için yaşarlar. Ziyafetler, gezip tozmalar, arabalar, rüt­beler, buyruk kulu uşaklar öyle önemli bir ihtiyaç sayılır ki, uğruna hayat, onur, insan severlik her şey feda edilir. Bunları sağlayamayınca kendine kıyanlar bile olur. Zengin olmayan­lar arasında da aynı şeylere rastlanır. Yoksul tabaka ulaşamadığı isteklerini, kıskançlıklarını şimdilik sarhoşlukla kör­letir. Ama pek yakında şarap yerine kanla sarhoş olacaklar, gidiş o gidiştir. Sorarım size: Böyle insan özgür olabilir mi?
“İnsanlar sanki uyurgezer gibi yaşıyorlar hayatlarını. Önemsiz şeyleri kafaya takıyorlar: Şöhret ve para istiyorlar, diğerlerini kıskanıp hiçbir önemi olmayan şeyler için büyük mesafeler kaydediyorlar. Anlamsız hayatlar sürüyorlar. Yiyor, uyuyor ve kendilerini meşgul edecek sorunlar icat ediyorlar. Asıl olanı unutup geçici olana takılıyorlar." Başını iki yana salladı. "Sorun ölümün soyut bir şey olmamasında. O yanımızda, hemen köşede bekliyor. Bir gün iyisin, yaşam yolunda yarı uykulu yürüyorsun ve doktor gelip öleceğini söylüyor. O anda kâbus aniden tahammül edilemez hale geliyor ve böylece uyanıyoruz.”
Reklam
78 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.