Kierkegaard, varoluşu tanımlanamayan, bilinemeyen, dü şünülemeyen, anlaşılamayan bir varolma durumu olarak görür. Bilme tutkusu uğruna tanımlandığında, spekülasyon konusu haline getirildiğinde kendi doğasını kaybeder, giderek düşün ce nesnesine dönüşür. Peki, öyleyse, bu durumda varoluş nasıl anlaşılacaktır?