Nasıl oluyordu da biten bir ilişkide her iki taraf da haksızlığa uğrayanın kendisi olduğunu düşünebiliyordu?
Aradığı açıklamayı en nihayet, bir çift martının uçuşuna tanık olduğu bir günde bulmuştu ressam.
Bu iki martının uçuşunu izlerken kendince bir çıkarımda bulunmuştu:
Bağlanabilmek için, önce bağımsız olmak gerekir.
Oysa insanların çoğu, yeni ilişkilere eski bağlarla geliyorlardı. Geçmişten taşıdıkları ister güvensizlik, ister anlaşılamamak, isterse de çevrelerine ördükleri savunma duvarları olsun, her bağ yeni ilişkiyi özgürce yaşamalarını engelliyordu. Daha önceki ilişkilerinde haksızlığa uğradıkları konusunda belki haklıydılar ama, haksızlık edenin karşı taraf değil de, bir türlü bırakamadıkları “geçmişleri” olduğunu göremiyorlardı.
Kara. Kimdir ki
Ak Oyuna gelen
Reel fark. Yalana karşı
Anlaşıldı hak. Umutlarını yitirip
Nadide bir gönüldür yitirilen
Kitap sarmal olarak yazılan 17 bölümden oluşmaktadır.
Yazar ; hayat ,
insanlar ,
yozlaşan ilişkiler ,
anlamaktaki bir türlü
anlaşılamamak üzere,
bu döngü içinde birbiri ardınca yeterli zenginleştirilmiş betimlemelerle olayları resmeden bir anlatımla,hikayelerini okurlarıyla paylaşmaktadır.
Kişi,zaman,mekan,durum ve diyaloglarla perçinleyerekte kreatif kurgusuyla fark oluşturarak okumayı zevkli hale getirmektedir.
Kara Koyun 'u okumaya karar verenlere şimdiden keyifli okumalar :))
Sonsöz kitaptan gelsin...
Sevgili okuyucum ... Senin de ortak olduğun bu yolculukta, şimdi sandalın içindeki bu ağır yükler somutlaşmış, gerçekle hayal arasındaki sınırı aşmış, içime oturmuştu.
Dengesiz,vahşi, acımasız Dünya'nın sular üzerindeki çalkantısı sadece fiziksel değil aynı zamanda duygusal bir yükün altına girdiğimizin bir göstergesiydi.
(Syf : 94 )
Kara KoyunUğur Bingöl · Odessa Yayınevi · 20238 okunma
İntihar ettikten sonra "Şiir yazdığını bile bilmezdim. Bir kenarda pıtır pıtır bir şeyler yazardı" diyen eşine bir şiirinde; "Yabancıların en yakınıydın sen!" diye seslenmişti Nilgün Marmara. Anlatamamak değil ölüm. Ölüm artık anlaşılamamak...
21. yüzyıldayız ve bence kardeş aynı evde doğduklarına değil, aynı duyguyu paylaşabildiklerine denmeli artık. Anlaşılamamak bu kadar her eve girmişken...