— Olsun, dedi, başka papazın sürüsü bu!
Gelelim bizim işe: Oturayım mı, gideyim mi? Karar ver!
— Zorba! dedim ve elinden yakalamamak için kendimi zor tuttum.
— Anlaştık Zorba, benimle geleceksin. Girit'te bir linyit madenim var.
Sen işçilerle uğraşırsın. Akşamları ikimiz birlikte kumsala uzanırız;
Benim ne karım, ne çocuklarım, ne de
"Sır şuydu , ben Bishop-Clairmont ailesinin başı olabilirim ama sen de yüreğisin, " diye fısıldadı . " ve üçümüz bu konuda kesinlikle anlaştık: " Yürek daha önemlidir"
Belki durup dururken yanına gelince
Söylediklerimi anlamsız buldun
Oysa vakit yoktu ama sen haklıydın
Çünkü böyle şeyler aceleye gelmezdi
Yalandan da olsa
Ne güzel güldün o akşam
Bana
Kendisine suikast yapılması için her yol denenen Mustafa Kemal, hain Damat Ferit'e düzenlenecek suikasta izin vermeyecek kadar da büyüktü.
1919'un 17 Eylül'ünde arkadaşlarına durumu anlatan Mustafa Kemal, şöyle diyordu:
"Bir genç arkadaşımız, Sadrazam Ferit Paşa'nın öldürülme teşebbüsü için benden onay istiyor. Bu adamın bir adalet divanında ihanetinin sabit olacağına hiç şüphe yoktur. Büyük fenalıklarına devam ediyor ve elinden geldiği kadar da devam edecektir.
Burası öyle...
Fakat biz mahkeme değiliz, hakim de değiliz. Adaleti uygulama yeri veyetkisinde de değiliz. Ancak adalet isteyebiliriz. Bunu da fert yapar. Kaldı ki bu adam, halen meşru durumda sadrazam(...) bu suikast ne vatana ne de sahiplerine hayır getirir .Anlaştık değil mi?
Sonra da,düşüncenin sahibi gence dönerek," SEN NE DERSİN ÇOCUK? BİR ŞAŞKINI KAHRAMAN VEYA KURBAN MI YAPMAK İSTİYORSUN?" dedi.