Kendini herkesten akıllı ve doğrulukcu gören insanlar size özgürlük felsefesi adı altında insan hakları savunuculukları yaparlar. Varabildikleri noktaların neticesinde de hiç bir doğrunun hakkın arkasında olamadıkları gözükür. Peşinden gittikleri felsefenin şeytanın bir hilesi olduğunu anliyamazlar çömezlenene kadar.
Dr. Dozi'ye göre ise Şia'nın asıl menşei İranlıdır. Zira Araplar hürriyete bağlıdırlar. îranlılarsa krallığa padişahlığa bağlıdırlar. Padişahlıkta hükümdarlık mîras kalır. Onlar halife seçmenin mânasını anlıyamazlar. Hz.Muhammed erkek evlâdı bırakmadan öldü. Onun yerine en münasip şahıs amucası Ebû Tâlib'in oğlu ve aynı zamanda damadı olan Hz. Ali'dir. Hilâfeti ondan alan Hz. Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Emevîler onu hak sahibinden gasb etmiş sayılırlar.
İranlılar padişahlara ilâhi bir kudsiyet nazariyle bakmağa alışkandılar. Hz.Ali'ye ve nesline de aynı gözle baktılar. İmama itaat birinci derecede gelen ilk vacibdir, ona itaat, Allah'a itaattir, dediler.
Ahmed Emin, Fecr'ul-İslam.
Ebû Hanîfe devrinde mevcut olan dînî fırkalar.Kitabı okudu