Örneğin; ailede otoriter zorbacı bir baba vardır. Bu ailede kadın, kız, bir de erkek çocuk bulunuyor. Baba herkesi ezmektedir, bastırmaktadır. Öncelikle erkek çocuk ciddi rahatsızlık belirtir. Kız kardeşi ile durumun çekilmezliğini tartışır. Kız kardeş de aynı düşüncededir. Babayı vurmayı yani öldürmeyi kararlaştırırlar ancak güçlerinin yetmeyeceğini anladıklarında annelerinin de ezildiğini, ona söylemenin olumlu olacağı kanaatine vardıktan sonra annelerine de meseleyi açarlar. Anne de kocasından çok rahatsızdır. Ortak karar alarak baba gece yarısı yatarken öldürülür. Kim evin reisi olacak konusu gündeme ge- lince, ataerkil sistemde evin genç erkeği yani evin erili, evin reisi olarak belirlenecektir. Ancak yaşanacak tablo eskisinden daha zorbaca bir despotizmdir. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuşlardır. Yaşanan şudur: Bilinçaltından babanın otoritesine hayran olan çocuk, bu otoritesini uygulama zemini bulamadığı için babaya tepkilenir. Bu o düzeyde bir tepkidir ki, katledecek bir nefrete kadar bu varır. Ancak bilinçaltındaki bu hayranlık yetkiyi ele geçirince, babadan daha pervasızca bir otorite ve yetki kullanımına dönüşür. Nedeni ise; babanınki bir gerçek ve orijinalite iken oğlununki daha çiğ ve kopya olmasıdır. Bu da daha amansız bir pervasızlığı beraberinde getirir. Bu sonuç, akıllara aynı M. Bakunin’in dediği, “En demokrat adamın başına iktidar tacını giydirin, yirmi dört saat içinde en alçak bir diktatör olacaktır” sözünü getiriyor.