"Senin hikayeni anlatmaya bir kadının hikayesini anlatma niyetiyle başlamıştım ama şimdi farkına varıyorum ki senin hikayen, kendi yaşamının ve babamla birlikte yaşamının seni mecbur bıraktığı varolmayışa karşı, bir kadın olma hakkını elde edebilmek için mücadele veren bir varlığın hikayesiymiş."
Édouard Louis bu kez kendisi olabilmek için kırk beş yaşından sonra istediği gibi yaşamayı seçen, bu yolda değişen, dönüşen, kendini fetheden bir kadının, annesinin hikayesi ile buluşuyor okurlarıyla Bir Kadının Kavgaları ve Dönüşümleri'nde.
Düşlerinin hiçbirini gerçekleştiremeyen, erken yaşta anne olan, mutsuz, sürekli etrafındaki insanlar tarafından aşağılanan, kendisini erkek tahakkümü altında yaşamak zorunda hisseden, çaresizliği kabul etmiş bir kadındır Monique. Taa ki kendisine dayatılan bu hayatı yaşamaktan vazgeçip isyan edene, kendi yolunu çizmeye karar verene kadar.
Başka kadınlar hayatı, özgürlüğü, kendini tanımayı tecrübe ederken, o eril şiddete maruz kalır. Bu şiddetin hem en yakın tanığı hem de parçası olan yazarımız sonrasında ise annesinin bir kadın olma hakkını elde edebilmek için verdiği mücadelenin en büyük destekçisi olur.
Monique Fransa kırsalında yaşayan bir kadın ve dünyanın pek çok yerinde adı ne olursa olsun aynı kaderi paylaşan kadınlardan sadece biri. Onun farkı bu cesareti gösterebilmiş olması. Aslında Monique'in hikayesi birazda istersek yapabileceğimizin hikayesi.
Kadınlar ne zaman ki bu hayatı başkaları ne der ne ister ne düşür diye yaşamaktan vazgeçer işte o zaman değişecek belki bazı şeyler; sadece onlar için değil dünya için de...
Keyifle okunsun...