İkinci Dünya Savaşı’nda en çok hangi ülke zayiat verdi?
a. Japonya
b. Büyük Britanya
c. Fransa
d. Sovyetler Birliği
George Orwell’in 1984’ündeki başkarakterin adı neydi?
a. Winston Smith
b. Akaky Akakievich
c. Sir Francis Drake
e. Gregor Samsa
Birinci soruda Rose kendinden emin B şıkkını işaretledi, ama ikinciye dair hiçbir fikri olmadığından A şıkkını salladı. Biraz sonra ilk cevabının yanlış, ikincisinin doğru olduğunu görünce hayret edecekti. Amy yanında olsa ikisine de doğru cevap verirdi, hem kazara da değil. Kızını düşünürken yüreği sızladı. Bütün anlaşmazlıklarına ve kavgalarına, bir anne olarak bütün şahsi kusurlarına rağmen, Amy’yle sıhhatli bir anne-kız ilişkisi içinde olduklarına emindi. Tıpkı İkinci Dünya Savaşı’nda en çok Büyük Britanya’nın zayiat verdiğine emin olduğu gibi.
Gerçek annelerin yüreği, nasıl bir doneden yaratılmıştı acaba? Baba yüreği de etten, kandan, damardandı, fakat anne yüreğini ana yapan bir şey vardı. Bunun ne olduğunu düşündü. Allah farklı yaratmıştı ana yüreğini, bunun izahı buydu sanki.
Gülümsedi. Belki de bir anne için patron, ne yüreği, ne de beyniydi. Patron olan çocuklarıydı... Kuşkusuz onları görmeden, onlarla vedalaşmadan gitmek istemiyordu dünyadan.
ANNEMİN ANISINA
(“15 Eylül 1927’de annem öldü”)
Bütün anneler annelerin en güzeli,
Sen, en güzellerin güzeli.
Onüçünde evlendin,
Onbeşinde beni doğurdun,
Yirmialtı yaşındaydın,
Yaşamadan öldün.
Sevgi taşan bu yüreği sana borçluyum.
Bir resmin bile yok bende,
Fotoğraf çektirmek günahtı.
Ne sinema seyrettin, ne tiyatro.
Elektrik, havagazı, su, soba
Ve karyola bile yoktu evinde.
Denize giremedin,
Okuma yazma bilmedin.
Güzel gözlerin,
Kara peçenin arkasından baktı dünyaya.
Yirmialtı yaşındayken
Yaşamadan öldün.
Anneler artık yaşamadan ölmeyecek,
Böyle gelmiş,
Ama böyle gitmeyecek!