Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Annem benim Neden yorgunluktan ve merhametten başka Fotoğrafın yok evimizde.
rutin nimettir…
Annem elindeki kitabı kapatmış bizi seyrediyordu. Dinlemiyordu. Sadece tadını çıkarıyordu. İki çocuğunun yeniden bir araya gelip önemsiz konularda, önemsiz planlar yapmasını zevkle izliyordu. Hayattaki en huzur verici şey, önemsiz projeler yapmaktı. Çünkü işlerin önemi artınca, verdikleri acı da büyürdü. Bunu sadece annem değil, hepimiz öğrenmiştik. Sıradanlıktan geçiyordu kurtuluşumuz.
Reklam
“Annem çok sevinmelerin kadınıydı. Bazen sevinince annem gibi, Rengârenk reçeller dizerim kalbimin raflarına.”
Bana baktı. Gözleri simsi­yah, dibi yok, ardında uzay başlıyor sanki. Bildiğim tüm anlamları aynı anda söylüyor. Duymak istediklerimi, duymak istemedikleri­mi, bildiklerimi, unuttuklarımı sıralıyor. Bakışında annem, annean­nem, eski sevgililerim, doğmamış çocuklarım, torunlarım var. Öyle zamansız, öyle herkese ve her şeye dönüşerek bakıyor ki, içimdeki tüm sıfatlar birbirine karışıyor.
Annemin konuşurken arada bir döktüğü gözyaşları ruhumu temizliyor ama geçmişi silemiyordu. Sonsuz sevgisine o temizlenen ruhumun ihtiyacı vardı. Şeytanın annesiyle ortak bir kader paylaşan karşımda oturan insan, insanoğluna dair içimdeki umut fitilini alevleyebilecek tek canlıydı. Eğer annem bu kadar ağlamasaydı, ben insanları öldürmek için dönerdim geldiğim yere. Çünkü yokmuş, derdim. İnsanın içinde insanlık yokmuş! Soğumamış çamur hâlâ, insan dediğimiz canavar, diye düşünürdüm. Ama annem ağlıyordu. Beni hâlâ seviyordu. Babam hayatımı, annem ruhumu kurtarıyordu. Kendimi onların ellerine bırakmaktan başka bir şey düşünemiyordum. Ben mahvettim, onlar düzeltsin. Bunları düşünürken bir an önce çocuk sahibi olmayı istedim. O da hayatını parçalasın da ben toplayayım diye!
Macon ve mektupları >>>>
Bir keresinde annem, eğer söyleyecek gerçekten önemli bir şeyin varsa bunu mektup olarak yazmamız gerektiğini söylemişti. E-posta ya da mesaj olarak değil. Kalem, kağıt kullanacaktın. Kişinin el yazısı, kağıt boyunca kalemini daha sert bastırdığı yerler, mürekkebin bıraktığı lekeler ve hatalar kişinin ruhunu gösterir. Düşüncelerini mektuba aktarırsan, onu alan kişi buna sonsuza dek sahip olur. Sadece bir anı olmanın dışında, bir hatırlatmaya ihtiyaç duyduklarında çıkarıp dokunabilecekleri bir şeye.
Reklam
Ah, annelik…
Onun istediği gibi herhangi bir mesleğe sahip olamamıştım. Son diplomam, doğum belgemden itibaren benimle ilgili bütün tarihi belgeleri sakladığı dosyadaki liseden kalma olandı. Ve bu kağıtla da hayalindeki yüksek bürokrat oğul olma ihtimalim sıfıra eşitti. Ama annem yine de şükretmesini bilirdi. Nefes almamdan başlayarak işleyen her organım için şükredebilirdi.
"Annem suçlu değildi. Hiçbir kadın suçlu olamaz. Suçlu olmak için erkek olmak gerekir."
Sayfa 103Kitabı okudu
Yaşamaya devam etmek zorundayım. Kulağa çocukça gelebilir ama artık boyun eğemem, dünyayla savaşmam lazım. İnsanlarla tartışmayan, kimseden nefret etmeyen, güzel fakat hüzünlü bir şekilde hayatını harcayan son insan annem olacak. Bundan sonraki hayatta öyle birisi olmayacak. Ölen insan güzeldir; ama yaşamak ve hayatta kalmak çok çirkin, kan kokan, kirli bir iştir. Bedenimin çukur kazan gebe bir yılana benzediğini hayal ettim. Fakat kabullenemediğim bir şey var ki isterlerse kınasınlar: Hayatta kalıp isteklerimi yerine getirmem ve bunun için de dünyayla savaşmam lazım. Annemin geri dönüşü olmayan bir yola girdiğini anlayınca romantik hislerim ve duygusallığım gitgide azalmaya başladı. Kendimi sinsi ve şeytani bir varlığa dönüşürken buldum âdeta.
Annem bizi sevdiğini her zaman dile getirirdi. Bazen bunu birbirimize yeterince söylemiyor olduğumuzdan endişe ediyorum.
Sayfa 76 - Ren KitapKitabı okudu
Reklam
Annem balkondan eve gelişimi izliyordur :D
Büyük hayat denizine her gün bir parçasını bırakan birinin umutsuz yolculuğu gibiydi gelişi; rüzgâra karışıp yok olacak kadar zayıf bir görüntüsü vardı; bezgin, bedbin, bitkin.
Annem ölünce biz…
*** “VE BİR GÜN…. mutfaktan kokusu yükselen bütün baharatlar, Rahmi’nin hayatından çıkıverdi. Fatma öldü. Geriye bomboş bir baharat takımı bıraktı.” ***
İnsanların benden korktuklarını biliyorum. Ya köpeklerimin havlamalarından ya da boyumun hepsinden uzun olmasından çe- kiniyorlar. Çocukken bir keresinde babam beni kucağına almaya kalktı, iki bacağı birden kırıldı. O günden sonra bana hiç dokun- madı, köpekleri terbiye etmek için kullandığı kamçının ucuyla dürtüklerdi, o kadar. Ama annem (ki çok yaşamadı) rüzgârlı ha- vada sokağa çıkamayacak kadar hafif, naif olmasına karşın, beni sırtına vurduğu gibi kilometrelerce taşırdı. Büyücülüğüyle ilgili birtakım dedikodular çıkmıştı ama sevgiden daha güçlü ne ola- bilir?
"Annem hep, iki kişinin sır saklamasının tek yolu birinin ölü olmasıdır, der."
Sayfa 264Kitabı okudu
"Annem hep, şans kapını çalmazsa kendine kapı yap, der."
Sayfa 239Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.