Annem; Çok sevmelerin kadınıydı.... Daldaki kirazları, Yazmasındaki oyaları, Fistanındaki çiçekleri, Asmadaki üzümleri, Evin kedisi, Sokağın delisini... Beni bizi, mahalleyi, Bildiğim her şey Severdi... Bana da sevmeyi öğreti. Öyle az buz değil. “Çok sev “ derdi....
(...) Çocuktum. Saksıya dök derdi annem içemediğin suyu, Ben de hep büyük bardağa doldururdum... Çocuktum. Bardağımdan kalan suyla yaşadığını sandığım çiçeklerle mutlu olurdum... -Sinan ÇALIŞ-
Reklam
Annem
" Ezandan önce uyanırdı annem.! Kadın dediğin güneş üstüne doğmadan uyanmalıydı çünkü. Bereketi kaçarmış evin, rızkı kesilirmiş adamın, öyle derdi hep. Çatlamış dudaklarından dualar süzülürdü sabahın soğuğunda. Buz tutardı yazmasındaki oyalar... Elleri hamur kokardı her daim. Sanki annem demek hamur demekti. Elinde kuruyan hamurları bile ziyan etmez, ovalayıp karınca yuvalarına serpiştirirdi. Her şeye yeterdi annem! Çünkü Anne demek yetmek demekti. Ağrıyan yerlerini susturur, acıyan göğsünü bastırırdı. İşi gücü emeği, ocakta yemeği vardı onun. Bir ıhlamurla geçiştirdiği soğuk algınlığı, bir evlat gülümsemesiyle unuttuğu gönül dalgınlığı vardı. Akşam olunca evinin perdesini kapatmaya alışkın elleri, bir de her sabah sulamayı farz edindiği gülleri vardı. Kimse öksüz değildi o varken, kimse sahipsiz değildi. Çünkü anne demek sahip demekti... Ezandan önce uyanırdı annem. Güneşi kucağına alır, yorganımızın içine saklardı. Kınalı ellerinde kireç tutan parmakları vardı, çıtırtıları beyaz bir gece gibi kalbime batardı. Yorgunluk gözlerinden damlardı, çünkü anne demek yorulmak demekti. Çünkü anne demek ömrünü bağışlamak demekti....."
Küçükken hep farklı yorumlardım hayatı..
Sanırım en büyük aptallığım tüm insanları iyi sanmamdı.. Ne bileyim çok düşünen bir kızdım. Her şeyi düşünürdüm o minicik vücudumla, mesela en çok düştüğüm zaman ağlardım , düşüncelere boğulurdum... Ben her düştüğümde annem yaramla ilgilenir , babam da hep kızardı bana , ''Hiç mi bir insan ayaklarının üzerinde duramaz '' , ''Önüne bakar insan
Şeker Portakalı
Annem bana hep şöyle derdi Portuga; "Kalbini oluşturmak 9 ayımı aldı, kimsenin 15 dakikada kırmasına izin verme.."
Bir kızın düşünceleri ~~
Biraz eski anılarımdan bahsetmek istiyorum... Mesela çocukluğumdan ; Çocukluğuma dair hatırladığım en net şeylerden biri , çok afacan bir kızdım.Ne bileyim uslu bir çocuktum aslında...Annemi hiç üzmezdim.Babam ben küçükken Adana'da çalışıyormuş...Biz anneannemgilde kalırdık. Ben hatırlıyorum.Baleye yazılmıştım , çok severek de yapıyordum.Özel bir ana okuluna yazılmıştım.Ve sürekli etkinlikler olurdu , tiyatro , sinema vs. Anneannemgil göndermezlerdi . Yani hepsine gitmemi istemezlerdi.Ama babam her istediğimi yapardı.Bende hep ''Babam olsa gönderirdi.''derdim.Onlarda kıyamaz yollarlardı.Aslında her istediği olan bir çocuk değildim.Her istediğim yapılmazdı. Dedim ya babam hep yapardı diye aslında pek de öyle değil.. Nasıl mı ? Şöyle. Ben bir şey istediğim zaman o istediğimin olması için önce o şeyi hak etmem gerektiğini öğrettiler bana daha küçükken. Yani babam bana hep derdi ki ''Eğer istiyorsan önce ona ihtiyacın olmalı , eğer ihtiyacının farkındaysan da önce onu hak etmelisin Selma ''Derdi. Ve ben hep hak etmeye çalıştım. Ne bileyim hiç pahalı isteklerim olmadı.Hiç gizlim saklım olmadı. Küçücük şeylerde bile mutlu olmasını bilirdim. Annem hep şımarık olduğumu söylerdi. Aslında şımarık değil de ne bileyim şey gibi kendimin özel olduğunu hep hissetmek istedim. Yani ben , beni , ben olduğum için sevsinler istedim. Diğerlerinden üstün olmak göze batmak değil de... Ya da altta kalıp ezilmek de değilde. Ben bu olmak istedim ya, Papatya olmak istedim. Selma olmak istedim. Annemin zillisi, Babamın kızı , Kardeşimin ablası... bu yani hiç olmadığım biri olmak istemedim. Ben sadece bu şekilde kabul görmek istedim... ~Papatya... 04.05.21
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.