Çocukken ne zaman bir mezarlığın yanından geçsek
annem hep “ mezar taşlarının üstündeki yazıları okumak
unutkanlık yapar .” derdi.
Yaşamak unutmaktır. Yaşayamadığımızı bazen bize
annelerimiz hatırlatır.
Ocak Ayı Öykü Etkinliği
#191271500
"Biraz yalnız kalmalıyım." dedim karşımdaki aynaya. Yalnızlığımı çoğaltan insanları hayatımdan çıkardığımdan beri çok rahattım. Kendi kendimle konuşurken kendimi dinlemediğimi fark ettiğimden beri bu rahatım da kaçtı. Bunun iki tür sancısı oldu bende. Birincisi, kendimi
Annemin bir sözü vardı derdi ki ağır sözlerin yanında hafif kalma! yaşadıkça anlam kazanan baktıkça yeniden yorumladığım bir sözdü bu,demekteydi ki "ağır söz söyleyeceksen sorumluluğunu al ,ağır söz işiteceksen de kalbini güçlendir" demekti annem de biliyordu büyüyünce buna ihtiyacım olacağını...
𝓔𝓵𝓲𝓯𝓮 𝓪𝓲𝓽...
İnşallah ileride çocuklarım olursa hususi olarak Kızıldağ Yaylasına götürüp gezdirmeyi çok istiyorum. Çünkü benim tüm çocukluğum neredeyse orda geçti. Kışın sokağa çıkamazdık, biz küçükken hala mahallede PKKlılar istediği gibi eylem yapabiliyordu. Biz de yazın yaylaya çıkar bastırılmış çocukluğumuzu orda yaşardık. Festival günlerinde su satardım,
On yedi yaşında hayalleri ve umutları elinden alınan bir çocuktum. Mutsuzdum. "Mutsuzluğumun sebebi ne olabilir?" diye sürekli düşünüyordum. Liseye başladığım yıl, birçok Türk babasının oğullarını okula motive etme amaçlı söylediği, "Okumazsan seni sanayiye veririm" sözünü babam da beni motive etmek amacıyla söylemişti. Genelde
Yıllar önce haberlerde izlemiştim yıllarca unutamadığım trafik kazasını . Ön koltukta, sıkışan ve kopmak üzere olan bacağından kan fışkıran anne. Muhtemel bacağını kaybedecek. Arkada bebek koltuğunda ağlayan yavrusu için ‘’ Oğlumu verin bana, emzirmem gerek, çok korktu’’ diye feryat eden bir anne.. O zaman ben bu sahneyi hiç ama hiç
Siz dokuz taş oynamayı bilir misiniz? Biraz anlatayım isterseniz. İki kişi arasında oynanan oyun bir levhaya iç içe çizilen üç karenin kenar ortalarından birbirine düz bağlanarak oluşturulan çizim üzerinde, dokuzar taşla oynanan bir zeka oyunudur. Geçen gün kızıma oyuncak alırken gördüm modern halini, dijital levha üzerinde renkler yaldır yaldır,
Nizam Ağa'yı Kaybettik.
Babamın adı Nizamettin'di. Dedem o zamanda köylük yerde nereden bulduysa Nizamettin koymuş babamın adını.
Nüfusa göre 1964'lü. Dedem askere geç gitsin diye 3-5 yaş küçük yazdırmış. Zannımca 1960'lıydı babam.
İlkokulu (5 yılı) 8 yılda bitirmiş. Okumaya hiçbir zaman gönül indirmemiş. Askere gidene kadar