Bu dünya hiç adil değil. Sadece hak ettiğim kadar dayak yemiş olsam hiç umrumda olmazdı ama benim payıma düşen dayaklar dayanılamayacak kadar fazlaydı.
#mermedusa
#malamander serisinin son kitabını da okudum. Offff bu nasıl bir final kitabıydı yahuuuu. Bayıldııımmmm Seri kitaplarda zordur her kitapta yüksek bir ivme katmak ama bu kitapların hiçbiri sizi okuduğunuza pişman etmiyor Olabilecek en güzel finali de yazmış canım yazarım. Genç yetişkin fantastik kitap severlere gözü kapalı tavsiyemdir
Önceki kitaplarda Tuhaf Deniz Kasabasının sırlarıyla uğraşıp durdular Herbie ve Violet. Bu sorunları o an çözdüler ama sırları açığa da çıkaramadılar tam olarak. İşte bu kitapta Tuhaf Deniz Kasabasının en derin sırrına ulaşıyorlar. Mermedusa. Her şeyin sebebinin, nasıl olduğunun detayları Mermedusa etrafında şekilleniyor. Bununla birlikte önceki kitaplardaki her şeyin detayını da okuyoruz. Eeee Herbie’nin hayatııııııı !!!! Onunla ilgili kafamızda neden soru işaretleri bıraktınız sevgili yazarııııımm??? Beni tanıyanlar bu seriyi nasıl sevdiğimi biliyor zaten. Kaçırmayın…
MermedusaThomas Henry Taylor · Genç Timaş · 0166 okunma
Yazarımızı Körburun kitabıyla tanıyıp sevdim. Hemen diğer kitaplarını da okumalıyım diye düşündüm. Sıradaki kitabımıza gelelim;
Giray; iyi bir eğitim görmüş, aslında para sorunu olmayan ama fırıncının yanında çalışan bir adam. Fırıncının kızı Kiraz’ı tefecilerden kurtarmak için eski eşi olan başkomiser Defne’den yardım istemesiyle başlasa da kitap, olay Defne’nin bir olayı çözebilmek için Giray’dan yardım istemesiyle devam eder ve hız kazanır. Neden mi Giray’dan yardım ister? Giray, eşyalara dokundukça boyut değiştiriyor ve bir nevi zamanda yolculuk yapıp eşyaların içinde bulunduğu olayları görebiliyor. Eşyaların da ruhu vardır dedikleri şey belki de budur…
Giray bu özelliği nasıl elde edebildi? Ruhunda tamir edemediği, atlatamadığı bir olay var da bununla kapatıp, başa çıkmaya çalışıyor olabilir mi? Fantastik ve distopik ögelerin yer aldığı kitabımızda bunu Okuyunca anlarsınız elbet ama sonunun beni tatmin etmediğini söylemeden geçmek istemiyorum. Konu o kadar ivmeli giderken sonunda öyle bir durgunluk oldu ki, eee dedim. Okuyucunun hayal gücüne bırakmış yazar biraz sonunu ama, hayal gücü muhteşem güçlü olan yazarımızın yarattığı o sonu da okumak isterdim ben. Ama kitap muhteşem okuyun.
04:00Hikmet Hükümenoğlu · Can Yayınları · 2021316 okunma
Deborah, 16 yaşında şizofreni teşhisi konulması sebebiyle akıl hastanesine yatan genç bir kız. “Yr Krallığı” adını verdiği gerçek olmayan bir dünya kurar kendine zihninde. Deborah’ın kendine böyle hayali bir dünya kurmasının elbetteki psikolojik sebepleri var ve akıl hastanesinde yattığı sürece de doktorlarıyla yaptığı konuşmalardan bunu okurken bizler de çözümleyebiliyoruz. Dini sebepler, etnik köken, toplum ve ailede oluşan eksikliklerin kişi üzerindeki etkileri gibi bazı etkenler buna sebep olabilmiş. Doktorunun Deborah’ı yargılamadan dinlemesi, ona motive edici davranış ve sözlerde bulunması çok kıymetli olmasıyla birlikte iyileşmesi açısından da önemli bir faktör. Kendi yarattığı o Yr Krallığına mı yoksa gerçek dünyaya mı ait Deborah onu bulmalı…
Yazarımızın da genç yaşta bir akıl hastanesi deneyimi olmuş. Bir nevi otobiyografik de bir kitap aslında bundan dolayı. Konu itibariyle fazlasıyla karamsarlık da var ama bence bunu anlatırken okuması hiç de zor olmadı. Ben merakla çevirdim sayfaları. Bence siz de bir şans verin
Psikolojik gerilimin prensidir benim için Fitzek. Geçmiş senelerde ne güzel her ay bir kitabını okuyordum ama sonra ona da nazar değdi Canım gerilim okumak isteyince elime gelen ilk kitabını okudum. O da Ruh Kırıcı oldu. Şöyle söyleyebilirim; okuduğum diğer kitaplarıyla kıyaslarsam benim için bir nebze geride kaldı kitap. Her ne kadar kurgulanış şeklini beğensem de o bir sonraki sayfada ne olmuştur acaba merakı uyanmadı ben de. Ha okunur mu kesinlikle okunur. Ama yazarla ilk tanışma kitabınız olmamalı.
Ruh kırıcı bir katil. Ama sizlerin tahmin edeceği üzere kesen, biçen, kanlar akıtan bir katil değil. O işini çok daha derinden ve zorlu yollarla yapıyor. Kurbanlarına öyle şeyler yapıyor ki onların dış dünyayla olan bağlantısını kesiyor, düşünemez, konuşamaz, tepki veremez hale getiriyor. Buna kendi içlerini kilitleme sendromu da deniliyor. (Locked in) Bu psikolojik şiddete maruz bırakmak için kurbanları kadınlardan seçiyor Ruh Kırıcı. Peki ama neden?
Neden öldürmüyor da böyle bir yola başvuruyor?
Caspar, bir psikiyatri kliniğinde yatıyor. Böyle bir katille karşılaşabileceğini düşünmezdi tabi. Ama onun da geçmişinde öyle şeyler olmuş ki belki de tam olarak o anda onu yaşaması gerekiyordu.
Ne yalan söyleyeyim yazarın #terapi kitabı hala benim için en iyisi.
Ruh KırıcıSebastian Fitzek · Pegasus Yayınları · 2019261 okunma