Biraz önce başlayıp bitirdim yarım saat sürmedi. Ölen anneye yazılan bir mektup aslında. Metin çok kısa ama üzücü. Kayıp yaşamış bir insan o derin duyguyu anlayabilir. Kitap içinde annesinin fotoğrafları, çalışma odası, giysilerinin fotoğrafları, eskizleri yer almakta. Onlara bakmak da insanı acıtıyor gerçekten. Gerçekten de bir ağıt ama kabullenmiş bir ağıt, isyan halinde değil. Gerçekten beğendim. John Bergeri zaten çok beğenirim. O metni de oğlu ile birlikte kaleme almış. Okurken bile ne kadar özlendiğini anlıyorsunuz. Yıllar önce yaşadığım kayıp sonrası ben de bir şeyler yazmıştım. O günü, yaşadığım üzüntüyü ve çaresizliğimi yazmıştım. Unutmak istemedim belki de insan gerçekten dile getirmek, unutmamak istiyor. Ama sonra bir daha asla yazdığım şeyi okumadım. Cesaret edemedim. Hala bilgisayarımda durur. Bunu okuyunca onu hatırladım. Gerçekten güzel bir iş yapmışlar. Ben de isterdim o yazının kalıcı olmasını.
İmam-ı Nesefi hazretleri bildiriyor ki: Ana-babanın evladı üzerinde seksen kadar hakkı vardır. Kırkı sağlığında, kırkı vefatından sonradır. Sağlığında olan kırk haktan onu bedenle, onu dil ile, onu kalble, onu da para iledir.
Bedenle olan hakları:
01- Hizmet ederek rızalarını almak. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Ana-babasına hizmet edenin
Franz kafka’nın Hayatını hep bir yerlerde, kesit kesit okumuştum ama bu kadar olduğunu hiç düşünmemiştim. Kafka okumaya başlandığında bu kitapla başlanmalı o zaman onun kitaplarının varoluşçu bir felsefeyle yazıldığını, biraz karamsarlık, ümitsizlik barındırdığının ve bunun nedenini daha iyi anlamayabilirsiniz.
İnsanın ailesi büyük şans galiba iyi bir babaya, iyi bir anneye sahip olabilmek daha doğrusu insan olabilmekte mesele.
Kafkanın babası çok zor bir çocukluk geçirmiş
(genelde günümüzde gördüğümüz şekliyle ben yaşamadım çocuğum yaşasın mantığıyla değilde)
ona rağmen çok başarılı bir iş adamı olmuştur. Fakat gelenekselci çocuk yetiştirme şekliyle ‘ki bu biraz tanıdık geldi’ hiçbir zaman iyi bir baba olamamıştır. Korku, baskı, vicdan yaptırma gibi yöntemlerle kafka, çocukluktan itibaren maruz kalmış. Hep babasından kurtulmak, özgür olma isteği var ama hayatı boyunca uğradığı baskıdan dolayı buna cesaret edememiş bunu mektubunda da görebiliyorsunuz. Tam olarak açıklayamamış bu korkusundan dolayı ve mektup hiçbir zaman ulaşamamış asıl sahibine…
Babaya MektupFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202240,1bin okunma
Beni burada arama anne
Kapıda adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma enne,
Ağlama.
Kaç zamandır yüzüm tıraşlı
Gözlerim Şafak beklerdim
Uzarken ellerim
Hâlâ, bir başka gizdir, çelişkili bir şey, sert ve kaba olmamıza karşın şefkat doluyduk. Gözlerimizdeki sert bakışa karşılık, yüzeyi sıyrılıp geçerseniz, göz bebeklerimiz tersineydi, başka bir ifade görürdünüz. Bir tür ters sevgimiz vardı. Bir çocuğa, anneye veya kadına ifade edebilip de birbirimize ifade edemediğimiz bütün sevgiyi depolamış gibiydik. Depolanmış, birikmişti, çünkü içimizde şefkat kuyusu vardı. Şeker yokluğunun daha çok iç tatlılık yaratması gibi, yüreğimize işlemişti. Gördüğümüz haksızlıklardan yüreğimiz kopuyordu.
Senin büyük ve başarılı işlerinin meyvelerinin gerçekten doğru düzgün tadına varmam, bunları değerlendirmem ve bunlarla çalışmayı sürdürüp seni memnun etmem mümkün olabilirdi belki, yadsımıyorum bunu, ancak bunun olmasına bizim yabancılaşmamız engeldi işte. Verdiklerinin tadını çıkarabilirdim, ancak bunu utançla, bezginlikle, güçsüzlükle ve suçluluk bilinciyle yapabildim yalnızca. Bu yüzden sana her şey için eylemlerimle değil, dilenci gibi teşekkür edebildim yalnızca.
Babaya MektupFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202240,1bin okunma
Esirlerin salıverilmesinden sonra Tiflis'te çıkan Kafkas adlı gazetede, avulda geçirdikleri esaret günlerinin hikayesi yayınlandı. Gazetenin yazdığına göre "ilk akşam, tanışmayla geçti." Bu denli dehşet verici bir akşamı, sosyal kaynaşma çağrışımı yapan bir ifadeyle tarif etmeleri ilginç. Fakat Şamil, daha ilk günden esirlere
Merhabalar,
Kitabın bitimine 50 sayfa kalmışken tutamadım kendimi ve hemen bir şeyler yazmam gerek diye düşündüm. Kitabın mükemmel içeriğini anlatmaya geçmeden önce bu şaheseri kimin yazdığını anlatmak istiyorum.
Kimdir bu
Vamık Volkan yazarımız?
Vamık Volkan, 1932 Lefkoşa/Kıbrıs doğumludur. Kıbrıs İslam Lisesi'nde okudu; son sınıftayken çıkan
Bir ebeveynin el kitabı mahiyetinde okunsa yeridir. Modern pedagojinin anlatmaya çalıştığı davranışlar ve yansımaları konusunu örnekler nitelikte bir hesaplaşma ve iç döküş olmuş. Davranışlarımızın çocuklarımızdaki uyandırdığı duygular bazen düşünebildiğimizin çok ötesindedir bunu Kafka'nın gözünden çok net görebiliyoruz. Babasına ulaşamasa da birçok babaya hatta anneye ulaşarak faydalı olduğuna inanıyorum.
Babaya MektupFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202240,1bin okunma
Senin yanında oturan anneye seninle ilgili sorular yöneltmek bir çocuk için daha tehlikesizdi ve anneye, "Babam nasıl?" diye sormak sürprizlere karşı korunmak demekti.