Her şey çok tanıdık ve bir o kadar da yabancıydı. Bir duvar gibi, ilk aşk acısı gibi, ansızın bir gariplik çöktü üstüme. Boğucuydu hava, çok boğucuydu, yaprak kımıldamıyordu. Daraldıkça daraldım.
- ah şebnem. başkalarının hatalarını ( annen ve ailenin) neden yüklendin ki. neden anlamayacakları halde başkalarına ders vermek uğruna kendi hayatını mahvettin ki. her şey farklı olabilirdi. bu hayatı tercih etmek sadece senin suçundu. suçluluğunun altında öyle bir masumiyet var ki kızılmıyor. sadece ah deniliyor. içindeki küçük çocuğa sarılmak
sevgi dönüştürür. Birden sen, daha önce hiç olmadığın başka bir insansın. Ansızın tüm üzüntü kaybolur, tüm cansızlık gider. Ansızın adımında bir dans, yüreğinde bir şarkı bulursun. Başka bir yönde ilerlersin; bir zarafet ortaya çıkar.
Aşk.. Hep yanında olmasını dilerken, karşına çıktığında köşe bucak kaçmaya çalışmak sevdiğinden. Heyecandan gümbür gümbür atan kalbini, bulanıklaşan aklını, karşısında tir tir titreyen bedenini elinden geldiğince gizlemeye çalışmak sevdiğinden.
Sabah şairin üstüne saldırıyor
yaşamaktan bir güneşle kaplanıyor onun kalbi
onun kalbi topraktan sıyrılıyor
aşk dahi sıyrılıyor topraktan
gözlerini tanıyorsunuz: çaylak sürüleri
beyni: aç kuşlardan bir ambar.
Bir kıyısına ilişmiyor dünyanın
Allah'ın ve devletin dibinde insanlar
onu barutla karıştırıyor
ve zerdali çiçekleriyle.
Ahali kapısını