Mısırlı yazar Dr. Şerif Şaban'ın Antik Mısır Medeniyeti hakkında öne sürülen bir takım uydurma mitlere reddiye niteliğinde yazdığı eser.
Uzun yıllardır dünyanın pek çok ye- rinde Antik Mısır'ın tarihine ve mi- tolojisine yönelik yapılan çalışmalar- da birçok yanlış kanı vardır.
Orta Çağ'ın Arap ve Müslüman seyyahları, Antik Mısır dilini bilmedikleri için Kur'an-ı Kerim başta olmak üzere çeşitli kutsal metinlerdeki menkıbelere dayanan efsanevi bir Antik Mısır tarihi yazdılar. Neticede gerçeklikten uzak bir tarih ve tarihi şahsiyetler ortaya koydular.
Elinizdeki kitap, Kral Khufu ve Büyük Piramit gibi Antik Mısır'ın derinliklerinde kalan üstü kapalı konulardaki sırları açığa çıkarıp Antik Mısır'ın gizemine ışık tutmak maksadıyla sizi Antik Mısır'ı keşfetmeye çağırıyor.
Şu an Lübnan olan bölgede yerleşik Fenikeliler, en erken MÖ 1500'den beri denizci, tacir ve Akdeniz bölgesinin büyük kısmının sömürgecisiydi. Kendilerine Kenani diyorlardı ve İncil'in Kenanlılarıydılar. Tire, Sidon ve Beyrut kentlerini inşa ettiler ve Kıbrıs'ta koloniler kurdular. MÖ dokuzuncu yüzyılda Kuzey Afrika gücü ve Pön Savaşları'nda (MÖ 264-146) Antik Roma'nın inatçı rakibi Kartaca'yı kurdular.
MÖ 1500 gibi erken bir tarihte Fenikelilerin kendi yazıları vardı; daha sonra Yunanlar tarafından kullanılmaya başladı ve modern Latin alfabesinin atasıdır. Çeşitli zamanlarda Antik Mısır ve Asurlulara tabiydiler ve MÖ 539 itibarıyla Pers İmparatorluğu'nun bir parçası oldular. Can ve sedir ağacı, şarap, fildişi, ahşap oymacılığı ve metal işleri ile kumaş ihraç ettiler. Fenikeliler aynı zamanda cam işleri ile tanınırlar.
Birçok toplumda üreme kadınla ilişkilendirilmiş olmasına rağmen antik Mısır'da üreme yaratılış ve Diriliş gibi unsurlar erkeklerle ve erkeklerin yaratıcı gücüyle ilişkilendirilmiştir.
Antik Mısır'da kadınlar ve erkekler yasalar önünde eşit konumda olmuş ve herkes kendi hareketlerinden sorumlu tutulmuştur. Kadınlar dava açabilmiş ve mahkemelerde şahitlik yapabilmiştir.
Dini kitaplarda yer alan Eski Mısır uygarlığına ait 'yedi yıl bolluk-yedi yıl kıtlık' menkıbeleri, devlet yönetiminin kıtlık dönemlerini sorunsuz atlatabilmek için stoklama gibi önlemler aldığını vurgulamaktadır.
Sayfa -6 - Arkeoloji ve Sanat YayınlarıKitabı okuyor
Özellikle Antik Mısır üzerine uzmanlaşmak isteyenlerin okuması gereken kitaplardan biri. Edebiyatı, dini, devlet yapısından arkeolojik bulgularına kadar birçok kaynakçayı derlemesi ve konular bakımından kaynakçaların ağırlıklı olması okuyucuya katkı sağlasa da açıklamalarında yetersizliği bulunmakta (yani kaynakçalarını incelememeniz kitaptan verim almamanızı sağlar).
Mısırbilim başlığı altında yapılan bu çalışmalar, piramitin taşlarını teker teker yerine koymaya uğraşan çok yönlü bir inşa faaliyeti olarak günümüze kadar sürdü ve hala sürüyor. Alanının en önemli isimlerinden biri olan Erik Hornung Mısırbilime Giriş'te bu tamamlanmamış piramidin bir resmini çiziyor. (kitabın açıklama kısmından)
Eski bir Antik Mısır hikayesi Ra’nın insanlardan nasıl sıkıldığını, bu yüzden onları yok etmeye nasıl kalkıştığını anlatır. Bu konuda epey hevesli olan kızı Hathor kendini önce intikam peşindeki Ra’nın gözüne dönüştürdü. Sonra da genellikle sert ve korkutucu bir dişi aslan olarak resmedilen korkunç tanrıça Sekhmet’e dönüştü. Böylece katliama büyük bir şevkle ortak olarak kan ve kıyımın tadını çıkardı. Kısa bir süre sonra Ra yaptıklarından pişman oldu ve ölümleri durdurmak için Hathor’u kontrol etmesi gerekti. Bu işi, dudak uçuklatan miktarlarda kırmızıya boyanmış birayı toprağa dökerek yaptı. Susayan ve bunların insan kanı olduğunu düşünen tanrıça biraları içti, sarhoş oldu ve bayıldı. Böylece insanlık büsbütün bir imhadan bira sayesinde kurtuldu. Sarhoşlar Festivali’nde bu kurtuluş kutlanırdı. Mısır’ın ahlaki değerleri günlük yaşamda genellikle ayıklığı savunurken, partiler ve özel kutlamalar istisnaydı. Bu özel festival aynı zamanda normalde onaylanmayan sarhoşluk, arkadaşlarla veya yabancılarla cinsel ilişkiyi teşvik ediyordu.
Konuya ilgisi olanların bildiği bir şeydir ama genel anlamda ezoterizm; gizli sırların, derin konuların sembollerin dili kullanılarak inisiyelere aktarılmasıdır. Kitap; antik mısır, yunan, mu, atlantis vb. birçok uygarlıktaki uygulamaları ve bu uygulamaların günümüze nasıl geldiğini, ezoterizmin islamdaki yerini, batınilik ve tasavvuf anlayışını da içine alan oldukça kapsamlı bir başlangıç kitabıdır diyebiliriz. Konuya hakim olanlara basit gelecektir fakat ilgisi olup henüz bu konuda okuma yapmamış olanlar için ideal bir kitaptır. Yazarın dili oldukça sade, akıcı, anlaşılır ve kısmen tarafsız yazılmış bir eser. Daha önce kitaplarını okumadıysanız Ergün CANDAN’a kesinlikle şana verin derim :)
Ezoterizme GirişErgun Candan · Sınır Ötesi Yayınları · 2013225 okunma
Oldukça çirkin ancak güçlü ve acımasız olan Bes, Mısırlı ailelerin en sevdiği ev koruyucularından biriydi. İnsan ve aslana benzer özelliklerin bir araya geldiği bücürün, kötü ruhları defettiği düşünülürdü. Çoğu Mısır heykelinin aksine sıklıkla yüzü tamamen öne bakacak şekilde, korkutucu özellikleri büsbütün etki yapacak bir duruşla canlandırılırdı.
Antik Avrupa'nın Türkiye'ye olan borcu sadece antik Anadolu dilleri değildir, aynı zamanda çiftçilerin güç öğeleridir. Metal aletler, yazı ve imparatorluklar orjinal olarak Türkiye ve Bereketli Hilal kökenlidir. Tüm bunlar sonrasında çiftçiler tarafından Avrupa'ya ve Mısır'a Hindistan'a taşınmışlardır.
Antik Mısır, Sümer, Babil, Pers, Yunan, Roma ve Çin tarihinde ve Meksika'daki Azteklerde de çocukların dövüldüğü ve bu cezalandırmalarda "çocuğa diken batırma, ellerini bağlayıp dikenli agav yapraklarıyla dövme, kırbaçlama, hatta kuru biber ateşi üzerine tutma ve asitli duman solutma bile vardı." deMause 20. yüzyılda bile Japon çocuklarına "sıradan ceza olarak dayak ve deride tütsü yakma cezaları uygulanıyordu, durmadan yapılan lavmanlarla sert bir tuvalet eğitimi uygulanıyordu,... tekmeleme, ayaklardan asma, soğuk duş, boğazını sıkma, iğne batırma, parmak eklemini kesme de bu cezalardandı" diyor. (Tarihçi olmasının yanında psikanalist de olan deMause'ın elinde İkinci Dünya Savaşındaki korkunç kitle kıyımlarını açıklamak için çok sayıda malzeme vardı.)
“Aristotales, kitaplığını ve okulunu Theophrastos'a vasiyet etmişti ve bildiğim kadarıyla bu adam kitap toplayan ve Mısır'da krallara bir kitaplığın nasıl düzenleneceğini ilk öğreten kişidir.”
Gece boyunca zamanın akışını ölçmek için dekanlar (yükselen yıldızlar) kullanılıyordu. Antik Mısır yılının başında geceleri on iki dekan yükselerek yazın on iki saatlik bir gecenin oluşmasına sebep oluyordu. Sirius, modern takvimimize göre temmuz ortalarında (gündüz ve gece süresinin yaklaşık eşit uzunlukta olduğu) hızla yükseldiği için de gün on iki saate bölündü. Kışın geceler daha uzundur ve daha fazla dekanın yükseldiği görülmektedir, ancak gece hala on iki saat olarak tanımlanmıştır, bu nedenle antik Mısır'da bir 'saatin' uzunluğu mevsimden mevsime ve geceden gündüze değişmektedir.
Antik Mısır uygarlığının erken dönemlerinde meşru bir erkek evlat, annesinin adını taşıyordu ve veraset çoğunlukla anasoyluydu (annenin soyunu takip ediyordu) zira mirası alan erkek evlat değil en büyük kız evlattı.