Hayat bana en çok da sessizce ağlamayı sonrasında da mutluymuş gibi gülmeyi öğretti. Ne acıdır ki hayatın aldatıcı yönü kulakların aslında hiç bir işlevinin olmadığını, gerçeği yansıtmadığını ve duyulanın yanılgısının farkında olunamayacağı yetmezmiş gibi insanlara olan güveni de tıpkı sözlerin havada kayboluşu gibi götürüyor... Yavaş yavaş bir çöküş başlıyor önce zihinde ve beraberinde bedende. Zihnin çöküşü umudu yitirişi ve bedenin çöküşü de hastalıkların pençesinde ölümü bekliyor. Kimi bunu fark etmeye başladı mı mücadele azmi başlar, artık kendine odaklanır. Kimiyse bırakır olacak olan olsun der. Çünkü mücadelesini yitirmiş bir ruh görünmez iplerle hayattaki yerinden çekilir ve karanlık bir umutsuzluğa hapsolmuş bulur kendini. Bende bir ara öyleydim şimdi diyorum ki Güler aldığın her bir nefes yarınına umut, karınca misali olsa da hayatına ve hayatlara bir değer, bir umut, bir ışıltı olabilmek ya da ne bileyim çevreye olsun, bitkilere, hayvanlara büyük bir izin olmayacak olsa bile bir katkın olsun.. ve inanın ki bu Allah'ın rızasını gözeterek olunca enfes bir yaşam enerjisi dolduruyor içimi. Dilerim ki bu inanç beni ve bizleri ayakta tutmaya devam eder ve hayat daha da yaşanılır bir hale gelir. Sevgilerimle