Markopaşa'nın (5.6.10. 11. 14 . l5 . 16 .) sayılarını topladılar. Esasen Markopaşa şimdiye kadar on beş sayı çıkabilmişti. (. .. ) Elbette biz bütün bunları toplansın diye çıkarmıyoruz. O halde ne yapalım, ne edelim ki, nasıl yazalım ki, toplamasınlar.Bence bunun imkanı yoktur. Ne yapsak, neylesek toplayacaklar. Siz, buluttan nem kapma tabirini
Rıfat Ilgaz'ın hastaneye yatışı ile ilgili, Başdan gazetesinin, 28.1.1949 gün ve 25. sayısında şu haber verilmiştir: "... hastaneden çıkan Ilgaz, on gün kadar savcılıkta ifadeler ve muhakemelerle meşgul olmuş ve tekrar hastalığı arttığından yatağa düşmüştür. Rıfat'ı para ile yatıracak bir hastane dahi bulunamamış, nihayet Vali Vekili Haluk
Reklam
Karanfiller ve Domates Suyu
Küçük bir çam ormanı. Vakit sabah. Arı, sinek, kuş sesi. Bir siyah gözlükten görülen yerde ve ağaçlarda güneş parçaları. Sonra uzak, göğün kendi renginden biraz daha koyu kıyılara giden hudutlu bir deniz... İşte böyle bir yerde köyün insanlarını düşünüyorum. Kitaplar, bir zaman bana, insanları sevmek lazım geldiğini, insanları sevince tabiatın, tabiatı sevince dünyanın sevileceğini, oradan yaşama sevinci duyulacağını öğretmiştiler. Hayır, şimdi insanları kitapların öğrettiği şekilde sevmiyorum. Kitaplar dediğime bakıp da büyük ilmi kitaplar yahut da dört meşhur kitaptan birisini okuyup iman ettiğim sanılmasın. Şiirler, romanlar, hikâyeler, masallar bana bu ilmi tahsil ettirmişlerdi.
Sayfa 41 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Seni seviyorum, " derdi kadın ona, her gece, yedi yıl boyunca. Periler yalan söylemezdi ve adam bunu bilirdi. "Seni seviyorum, "derdi adam ona, her gece, yedi yıl boyunca. İnsanlar yalan söyleyebilirdi, böylece kadın onun yalan söylediğine inanmasına ve kardeşiyle çocuklarının da buna inanmasına ses çıkarmadı ve sonsuza dek buna inanmalarını ümit ederek öldü. Bir peri böyle severdi işte: Bir armağanla
Bir devlette zulüm yayılırsa, haksızlık şayi olsa, işitenler de, ‘neme lazım’ deyip uzaklaşsalar, sonra koyunları kurtlar değil çobanlar yese, bilenler de bunu söylemeyip sussa, fakirlerin, yoksulların, muhtaçların, kimsesizlerin feryadı göklere çıksa da bunu da taşlardan başka kimse işitmese, işte o zaman devletin sonu görünür. Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır, halkın itimat ve hürmeti sarsılır. Asayişe itaat hissi gider, halka hürmet duygusu yok olur. Çöküş ve yıkılma da böylece kaçınılmaz olur.
Sayfa 32
"Kadim hikâyelerin böyle bir etkisi vardır işte. Yaşanmış ve yaşanacak olanı köklendirirler. Geçip gitmekte olan şu saniye genişleyerek devasa bir küreye dönüşür. Art arda dizilen cümlelerle kalıba kesilen zamanın nabzı hikâyeler sayesinde duyulmaya başlar. Hikâye anlatmak şekil çıkarmaktır zamandan. Bir bakıma yolundan döndürmektir birisini, bir bakıma susturmak."
Reklam
265 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.