Ve sabahın içinde, buğunun, ılık, dalga dalga gelen bin bir kokunun, bulut gibi yoğunlaşan dumanın ortasında kadınlar, uzun boylu, yakışıklı, yanık, bakır rengi erkekler, kederli. Bütün kadınlar güzel bir mavide. Arada sırada bir kırmızı, bir yeşil, bir sarı çakıveriyor. Mor, nakışlı feslerde altın ışıltıları... Burunlarda
hırızmalar, altın, mercan... Çekirdekler. Ayaklarda altın, değerli, kara, yeşil, sarı taşlardan halhallar... Tanyerinin buğulanan
ışığına durmuşlar, ışığın içinden, ot, ağaç, toprak, toz direkleri, iri, alımlı, buğulu, tozlu çiçekler gibi süzülüyorlar. İzleri sağlam toprakta uzun, kalem parmakları. Çobanları çok eski belki Kenan devrinden kalma havalarını çalarlar, Urfada Hazreti İbrahim, güzel Arap atlar yetiştiricisi, çok oğullu...