İnsan Nedir?
Dünyaya gelen herkesin belli bir hayat tarzını kabul etme ihtiyacı inkâr edilmez bir gerçektir. İnsan bir dere veya nehir değildir ki, yalağı, akış yönü, iniş ve çıkışları önceden belirlenmiş olsun. İnsan bir ağaç değildir ki, tabiat kanunlarına bağlı kalsın. İnsan bir hayvan değildir ki, sadece içgüdüsü ve önsezisiyle yasayabilsin.
İnsan reel olarak olduğu şeyi, kafasında da olmalıdır. Reel-olanı kavranılır birşey olarak bildiği ölçüde, insan salt doğal bir varlık olmaktan çıkar, dolaysız görülerinin ve içgüdülerinin, onların tatmin ve üretiminin kölesi olmaktan kurtulur. Bunu bildiği, içgüdülerini baskı altına alınmasında ortaya çıkar: içgüdüsü itkisiyle tatmini arasına kavranılır olanı, düşünceyi koyar.
Reklam
''Anneler çeker yükü:''Anneler cefakardır:: ''Anneler fedakardır:"Anne çocuğu için canını bile feda eder:' gibi ka­sıtlı ve kitlesel söylemler, anneliği yüceltir görünürken aslın­ da, sadece bir insan olan anneye taşıyamayacağı kadar ağır yük yüklemekte, çocuk büyütmenin bütün yükünü anneye dayatmayı meşrulaştırmaktadır. Savaş ve kıtlık zamanlarında, anne-babaların yiyecek bulduklarında bunu çocuklarından gizli yediğini biliyoruz. Varlığını idame ettirme içgüdüsü, an­ nelik içgüdüsüne baskındır. Kitlesel şekilde anneye dayatılan, salt fiziksel anneliktir.
Sayfa 172 - İthaki
İnsan içgüdüsü bozuktur. Onun için doğruyu eğriden, çirkini güzelden, faydalıyı faydasızdan ayırmayı bilmez ve akıl denilen bir cehennem aletinin hükmü altında gülünç, kaba, sersem ve patavatsız kıvranır durur.
İnsan bedeninin hayatta kalma içgüdüsü, bizim sahip olduğumuz en güçlü içgüdüdür. Ve inanın bana, DNA sizin ne yapmaya çalıştığınızı bilir.
Savaş, pek çok tarafın ve değişkenin sıkı bir hiyerarşik yapı içerisindeki durumunun sonucu olarak, bütünüyle saldırganlık sebebiyle ortaya çıkmaz. Savaşa katılan insanların büyük bir kısmı yalnızca uymak zorunda oldukları düzen içerisinde hareket ederler. Napolyon'un askerleri buzla kaplanmış Rus topraklarına saldırgan bir tutumda ilerlemediler ya da Amerikalı askerler sırf birilerini öldürmek istedikleri için Irak'a uçmadılar. Savaşa girme kararı başkentteki söz sahipleri tarafından alınır. İlerleyen bir orduya baktığım zaman, hareketlerinde açık bir şekilde gözlenebilecek bir saldırganlık göremiyorum. Tam tersine, böyle topluluklarda gördüğüm sürü içgüdüsü oluyor, çünkü o toplulukta uygun adımda, üstlerine itaat etmeye hazır durumda binlerce insan yer alıyor.
Sayfa 41 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Reklam
Ormanları terk edip açık, tehlikeli bir çevreye giriş yapan atalarımız da av hâline gelmiş ve zaman içinde, pek çok hayvan gibi onlar da sürü içgüdüsü geliştirmiştir. İnsanlar olarak bedensel eş zamanlılık noktasında büyük bir başarı göstermiş ve aslına bakılırsa bundan büyük fayda sağlamayı başarmışız. Örneğin biriyle yan yana yürüdüğümüz zamanlarda, özel bir çaba göstermeye gerek kalmadan yanımızdakinin adımlarına uyum sağladığımızı görürüz. Spor karşılaşmalarında tezahüratları ve "tribün dalgalanmalarını" eş güdüm içerisinde yapıyor, pop konserlerinde hep birlikte sallanıyor ve herkesin zıpladıktan sonra aynı anda düştüğü aerobik dersleri alıyoruz. Bunu açıkça görebilmek için, dersten sonra kimsenin elini bile kıpırdatmadığı bir ortamda alkışlamayı ya da herkesin alkışladığı bir ortamda hareketsiz kalmayı bir deneyin. Bizler, akıl almaz bir ölçüde grup davranışı sergileyen hayvanlarız. Siyasi liderlerin sürü psikolojisi üzerinde uzmanlaşmalarından bu yana, tarih politikacılar tarafından kitleler hâlinde çılgınca maceralara sürüklenen insan topluluklarının örnekleriyle doludur.
Sayfa 40 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
"[...] Takdir edersiniz ki kendini koruma içgüdüsü her insanda bulunur. [...] Ayrıca toplumsal vicdana ve sorumluluk duygusuna sahip 'iyi' insanların hepsi otoriteye uyum sağlar. Doktorunun, patronunun, devletin, psikiyatristinin, arkadaşlarının sözünü dinler. Kanunlara uyar, kuralları çiğnemez, geleneklere uygun davranır. Rahatı ya da güvenliği için tehdit oluştursa bile yapar bunu. [...] Ayrıca tüm 'iyi' insanlar, başkalarına da sevgi göstermeli, etrafındaki kişileri korumalı, bir başkasını kurtarmak için kendi hayatını tehlikeye atabilmelidir. [...] Özet olarak, Byerley Robotbilimin Kanunları'na uygun davranıyorsa, robot da olabilir, çok iyi bir insan da."
Biz, hepimiz, ne yapacakları önceden kestirilemeyen ve hoşnutsuzluklarından ötürü homurdanan tanrılara ilişkin hikayeler icat etmek suretiyle yaşam tehlikelerini göğüslemeye çabalayan insan kuşaklarının devamıyız. Uzun bir süre için insanoğlunun olup bitenleri anlama içgüdüsü, Homeros zamanının Yunanistan'ın da olduğu gibi, kolaya kaçan dinsel açıklamalar yüzünden köreltildi. O zamanki Yunan'da gök tanrısı vardı, yer tanrısı vardı, gök gürültüsü tanrısı, aşk tanrısı, savaş tanrısı, ateş tanrısı ve zaman tanrısı vardı. Evrenin ipleri görülmeyen ve inceleme konusu yapılamayan bir tanrının ya da tanrıların elinde olan bir kukla durumunda olduğu kavramı, insanları binlerce yıl baskısı altında tuttu ve bazılarımızın halende tutuyor. Derken 2500 yıl önce, İyonyada muhteşem bir uyanma başgösterdi. Birden her şeyin Atomlardan oluştuğuna inanan insanlar çıktı ortaya. İnsanlar ve hayvanların daha basit hayat şekillerinden geliştiğini, hastalıkların şeytan ya da tanrı işi olmadığına ve yeryüzünün güneş çevresinde dönen bir gezegen olduğuna inanan insanlardı bunlar.
Üst insan (Übermensch) fikri..
"İnançlı," ister istemez bağımlı insandır, kendini amaç olarak ortaya koyamayan, amaçları hiçbir şekilde kendi hesabına ortaya koyamayan türde biridir, "İnançlı," kendine ait değildir, o ancak araç olabilir, onun kullanılması gerekir, onu kullanacak birine ihtiyaç duyar. Onun içgüdüsü, bir kendinden vazgeçme ahlakına en büyük onuru verir: ona her şeyiyle ikna olur zekâsıyla, deneyimiyle, kibriyle. Her inanç başlı başına kendinden vazgeçmenin, kendine yabancılaşma ifadesidir... Büyük çoğunluk için onları dıştan içe bağlayan ve sağlamlaştıran, zorunluluk gibi, yüksek anlamda kölelik gibi bir düzenleyicinin, zayıf istençli insanın, özellikle kadının gelişmesinin ilk ve son koşulu olmasının ne denli gerekli olduğu göz önüne alınırsa, o za man kanılar da, "İnanç" da, anlaşılır.. Kanaat getiren insanın karakteri onun içindedir.."
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.