Başlamadan önce sonunu düşün, ilerlemeden önce nasıl geri döneceğini düşün.
…iyilikten anlamayan adamlarla münasebet kurma. Hükümdarların yanında tedbirli ol zira onlar alev gibi parlayan ve etrafı yakıp yıkan ateşe benzerler. Fidan ek ki ileride yaşlı bir ağacı kesmeyi bekleyebilesin.
Reklam
Zalimlikten kaçın, çok düşün ve asla acele iş yapma. Yüz yıl da yaşasan ölümü bir an bile unutma. Her şeyden evvel bilge insanlarla etrafını çevirmeye çalış.
Aslanlar Sarayı
Emevîlerin Kurtuba'daki saraylarında örnek aldıkları Abbâsîlerin ihtişamlı sarayları, efsanevî saraylar kadim geleneğinin bir parçasıydı: İran'daki Şirin Sarayı, Hz. Süleyman'ın saray-mabedi ve Binbir Gece Masalları'ndaki altın saray-şehir ile İrem Bağları... Nero'nun Domus Aureus'u gibi gerçek saraylar Ortaçağ'ın kolektif hafızasının bir parçasını oluşturmuştur.
Sayfa 34 - Derin Tarih, Tarih Okuyan Şaşırmaz, 2022, Özel Sayı Endülüs, Genel Yayın Yönetmeni Taha Kılınç, Ketebe Kitap ve Dergi Yayıncılığı, Özel Sayı Endülüs, Albayrak MedyaKitabı okuyor
A.T.: Afyon etkisinde yazılıp bitirilmiş, sonradan açık bir bilinçle üstünde çalışılmış bir metin hissi uyandırdı bende. Çünkü sonu başı belli, son derece tutarlı ve ne yapmak istediğini ortaya koyan bir metin. Düşünülmeden yazılmış diyemeyiz. Ama o sanrılara aşina olduğunu ve sanrıların felsefeyle, varlık problemiyle beslendiğini, asıl meselenin altında bunun yattığını görüyoruz. Bir bilimsel karşılığı yok ama insanın bu türden sanrı anlarında kendi köklerine ilişkin değerlere daha hızlı yöneldiği kanısındayım. Kör Baykuş bende başından sonuna kadar hep Binbir Gece Masalları etkisi yarattı. M.G.: Bana Nerval'in Aurelia isimli eserini ve Ahmet Hamdi Tanpınar'dan Abdullah Efendi'nin Rüyaları'nı çağırıştırdı. Ona kaynaklık eden, ilham veren bir metin olduğunu düşünüyorum. Böyle bir metni Sâdık Hidâyet yazınca İran'ın Kafka'sı deniyor ama Nerval yazınca öyle bir şey denmiyor maalesef. Halbuki bence aynı tonda, aynı kâbus atmosferinde, aynı temel varlık problemlerine parmak basan metinler.
Sayfa 104 - Can YayınlarıKitabı okudu
Bizim geleneğimizin büyük yıldızları kendilerini dünyaya kapatarak yükselmediler. Filozoflarımız kadim Yunan'ı, Hint'i, Mısır'ı, İran'ı okudu. Şairlerimiz İslam öncesi şairleri okudu. Mimarlarımız Bizans mimarisini inceledi, Hint ve İran mimarisinden de esintiler aldı. Fukahâmız Roma hukuk sistemini okudu. Matematikçilerimiz sıfır sayısını geliştirirken "Hintliler bu işi nasıl yapmış?" diye baktılar. En meşhur hikâyelerimizden Kelile ve Dimne, Hindistan'dan geldi ama biz alıp onu öyle bir dönüştürdük ki bize ait ama aynı zamanda evrensel olan bambaşka bir hikâye diline döndü. Binbir Gece Masalları nerede başladı, nerede bitiyor? Şehrâzâd neredeydi, Şehriyâr kimdi? Hindistan'a ve Çin'e hükmeden iki kardeşin hikâyesi bize geldi, bambaşka bir düzeye yükseldi. Kısacası bizden öncekilerin ortaya koyduğu tüm iyileri aldık, temellük ettik, ona kendimizden bir şeyler kattık ve onu tekrar dünya mirasının bir parçası hâline getirdik.
Reklam
393 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.