Ergenlik Dönemi
İcatlar gençlik sezgisinin alanıdır; gençleri kurallar ve yargılardan oluşan bir ağa hapsedip fikir pınarlarını kurutursanız çok önemli negatif sonuçlara hazır olmalısınız.
Sayfa 94 - EdamKitabı okudu
Bu nedenle halkın şaşırtılıp aptala çevrilmesi gerekmektedir. Elde hazır iki klasik vasıta mevcuttur. Bunlardan birincisi pek dehşetli düşmanlardan gelmesi olası tehditlerle bir korku ağı örüp vatandaşı bu ağa düşürmektir. İkincisi, bizi en kritik anda düşmanlarımızdan kurtardığına inandırıldığımız liderlerimize tapındırılmamızdır.
Sayfa 188 - 1.Basım Mayıs 1995Kitabı okudu
Reklam
Kafes, gerçekte korku ve acı içinde yaşanılan bir hapishanedir. II. Süleyman (1687–1691), IV. Mehmed döneminde 40 yıl kafes hayatından sonra kendisini tahta çıkarmaya götüren ağaya şöyle konuşmuştur: “Kırk yıldır bir karanlık yerde mahbûs ve hayattan me’yûs iken yeniden dünyaya gelip gözüm açtım.” Süleyman kendisini Kafes’ten çıkarıp tahta götürmek için gelen darussaâde ağasına inanmadı: “İzâlemiz emir olundu ise söyle, iki rek’at namaz kılayım, andan emri yerine getir; sabâvetimizden beri 40 yıldır hapis çekeriz; her gün ölmektense bir gün evvel ölmek yeğdir” dedi ve ağlamaya başladı. “Bunca zamandan beri zelîl ve sefîl, üzerinde bir şey yok, ancak arkasında atlas entari ve ayağında tomak” bulunuyordu. Ağa kendi kürklerinden birini giydirdi, koltuğuna girip tahta oturtmak için ‘Arz-Odası’na götürürken hâlâ inanmıyordu; karanlık Arslanhâne’den geçerken “Beni bunda mı öldürürsüz?” diye sızlandı. Ağa, “Behey efendim, niçün böyle buyrursuz, hâşâ ki izâle emrolunmuş ola, tahta oturmağa gidersiz” diye inandırmaya çalıştı, ‘Arz-Odası kapısında Bâbussaâde ağası iç-oğlanlarıyla kendisini karşılamak için hazır durmuşlardı. İşte, XVII. yüzyılda mutlak otorite sahibi pâdişahın düştüğü durum budur.
Markopaşa · 3 Şubat 1947 · Sayı: 9 Markopaşa'nın bu sayısı ile kadroya Rıfat Ilgaz da katılmış olmalıdır. Ilgaz, Boğazlayan Ortaokulunda hastalanmış, 2 Ocak 1947'de İstanbul Validebağı Sanatoryumuna gelmişti. Kendi anlatımıyla Boğazlayan Ortaokulundaki görevine başladıktan (2 Kasım 0946'da atanmıştı) bir-iki ay sonra Markopaşa'ya katıldı
Kafes/ İbretlik..
Kafes, gerçekte korku ve acı içinde yaşanılan bir hapishanedir. II. Süleyman (1687–1691), IV. Mehmed döneminde 40 yıl kafes hayatından sonra kendisini tahta çıkarmaya götüren ağaya şöyle konuşmuştur: “Kırk yıldır bir karanlık yerde mahbûs ve hayattan me’yûs iken yeniden dünyaya gelip gözüm açtım.” Süleyman kendisini Kafes’ten çıkarıp tahta götürmek için gelen darussaâde ağasına inanmadı: “İzâlemiz emir olundu ise söyle, iki rek’at namaz kılayım, andan emri yerine getir; sabâvetimizden beri 40 yıldır hapis çekeriz; her gün ölmektense bir gün evvel ölmek yeğdir” dedi ve ağlamaya başladı. “Bunca zamandan beri zelîl ve sefîl, üzerinde bir şey yok, ancak arkasında atlas entari ve ayağında tomak” bulunuyordu. Ağa kendi kürklerinden birini giydirdi, koltuğuna girip tahta oturtmak için ‘Arz-Odası’na götürürken hâlâ inanmıyordu; karanlık Arslanhâne’den geçerken “Beni bunda mı öldürürsüz?” diye sızlandı. Ağa, “Behey efendim, niçün böyle buyrursuz, hâşâ ki izâle emrolunmuş ola, tahta oturmağa gidersiz” diye inandırmaya çalıştı, ‘Arz-Odası kapısında Bâbussaâde ağası iç-oğlanlarıyla kendisini karşılamak için hazır durmuşlardı. İşte, XVII. yüzyılda mutlak otorite sahibi pâdişahın düştüğü durum budur.
Aslında internetin yaşamlarımızda yarattığı en büyük değişim, bizzat kendisinin günlük rutinlerimizin bir parçası haline gelmesi. Çoğu insan ağa bir kez tutulduğunda, saatlerce anlamsız sayfalarda gezinmekten kendisini alıkoyamıyor. Anlık değişen sayfalar, hızlı görüntüler bize çabuk tatmin sağlıyor ve can sıkıntısını o an bizden alıp götürüyor. Her an ayartılmaya, baştan çıkarılmaya hazır durumdayız. Byung-Chul Han, bu durumu beğendim kapitalizmi olarak adlandırıyor. Zorlama ve yasaklardan farklı olarak, bu yeni kapitalizm bizi baştan çıkararak hükmünü yürütür. "Bizi teşvik eden ve ayartan, özgürlükçü, dost çehreli iktidar; talimat ve emir veren, tehdit eden iktidardan daha etkilidir." Edindiğimiz malumatın içinde işe yarar bilgiyi bulmak giderek zorlaşıyor. Bir çöplükte eşeleniyor gibiyiz. Malumat obezliğinden bilginin sunduğu bilgeliğe geçebilmek için arada durmaya, düşünmeye ve çevrimdışı olmaya ihtiyacımız var. Namevcut olmayı başarabilmeye.
Reklam
86 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.