Daha önce de bahsettiğimiz üzre, Türklük, tarih boyunca bir medeniyetten bir başkasına geçmekle kalmayıp medeniyetler câmiasının dahi birinden öbürüne geçmiştir. Türklük, İslâmdan önceki kısmen Göktürk ve nıhâyet Uygur devirlerinde Doğu medeniyetleri câmiasına mensüpken, Müslümanlaşmakla Batı medeniyetleri câmiasının üyesi olmuştur. Ne var ki, olağanüstü biçim değişikligine rağmen, kimliğini yitirmemiştir. Zirâ değişikliğin hızı, o denli tatlı, o kadar mutedil olmuştur ki, Türklük dediğimiz pâyândâ, taşıyıcı mihver kırılmamış, hep aynı kalmıştır. Bunu nitekim kimi ana gelenek doğrultularının sürüp gitmesinde açıkca görüyoruz. İşte bu ana gelenek doğrultularını bize Mehmet Kaplan, şöyle sıralamıştır: Gâzilik, velilik, ahilik..!!7
Sayfa 115Kitabı okudu
"Ben siftahımı yaptım, alacağını komşumdan satın al" diyerek ahîlik kültürünü yücelten kanaatkârlar, ne oldu da hastane karşısındaki üç dükkanı da kiralayıp birisinde eczacılık yapıp diğer ikisini başkası gelip kendisine rakip olmasın diye boş tutan insanlara dönüştü?"
Sayfa 319 - Mehir VakfıKitabı okudu
Reklam
Ahilik ülküsündeki kendini topluma adama ve topluma hizmet aşkı, karşılık beklemeksizin yolcuya, düşküne, muhtaca yardım elini uzatma, yedirme içirme, barındırma vs. Melâmet felsefesinin prensiplerinden alınmıştır. Bu durum Ahiliğin prensiplerinin Melâmilikten geldiğini açık olarak göstermektedir.
Sayfa 159 - ÇizgiKitabı okudu
Bektaşiliğin Kökeni
''Ayin ve erkanındaki ahilik etkileri rezervde kalmak kaydıyla ,bektaşiliği sadece belli noktalarda Kalenderilikten etkilenmiş ama ayrı teşekkül etmiş yeni bir tarikat değil,büyük ihtimalle ,Hace Bektaş kültü etrafında daha 14.Y:Y da Rum abdallarıyla başlayan ve 15.Y.Y'da da devam eden ,Kalenderiliğin münhasıran Hurufi ve Şİİ etkilerle de karışarak dönüşmüş hali olarak düşünmek yabana atılacak bir varsayım olmamalıdır. Kalenderilikten Bektaşiliğe evrilme sürecini etkileyen tesirlerinbşlangıcı,bu sonuncunun bu adı taşıyanbir tarikat olarak tarih sahnesinde görünmesinde çok daha eskiye,13.Y.Y kadar geriye gider.Bununla 13.Y.Ydaki Babai hareketini kast ediyoruz.Abdalan ı rum dan söz ederken de belirtildiği gibiş,bu zümrenin 1240 yılındaki isyanla başlayan Babai hareketi ile sıkı sıkıya bağlantılı olduğuna bugün artık muhakkak nazarıyla bakılabiliyor.Zira 14.Y.Y da Abdala - Rum adını tyaşımakta olan bu kalenderi zümrelerin önemli ve etkili bir ısmı,Babai isyanının hazırlayıcı ve propagandacısıdurumunda olan Vefailerin ve Haydarilerin devamıydı.O zaman bu büyükdini-sosyal hareketin lideri Baba İlyas ı Horasani nin iki halifesi,muhtemelen Baba İshak ve Hace Bektas da kalenderi idiler'' Ahmet Yaşar Ocak
Sayfa 262 - Timaş Yayınları
ötekileştirmeden sahip çıkmak gerek
Ortaya bir kültür zenginliği çıktı. Ortaya bir Dede Korkut çıktı. Bir Yunus, bir Karacaoğlan, bir Köroğlu, bir Ahilik, bir Bedrettin, bir Karahisarı, bir Mimar Sinan, bir Dadaloğlu çıktı. Büyük bir kültür doğdu. Bu kültürü derinlemesine araştırmak gerek. Ondan sonradır ki, bu kültürün yeni zenginliği karşısında şaşkına döneceğiz.
Kalemin destur verdiği kılıçların kullanıldığı zihniyet, fütüvvet ve ahilik makamı.
Reklam
321 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.