Gözlerinin derininde duran ışık... Alnındaki aydınlık... Gözlerinin akında duran kırmızılık... O olmalıydı. İsmi göklerde Ahmed, yerde Mahmud, dillerde Faraklit olan... Tevrata, Zebura, İncile dizili izler. Zerdüştün bin yıllık ateşini söndüren müjde o muydu? Kisra'nın on dört burcunu birden çatlatan, Kabe'deki putları yerle bir eden sır... Save'yi yok eden aydınlık? Ebva'da can veren Anne'ye son anında şiirler okutan? O muydu karşısında nurdan bir ışık seli gibi duran? Çağların yüreğinde saklı duran hazine, kendinden haberdar mıydı? Yıllar yılı hep beklenen ama ulaşılmayan... Bahar içinde baharlar, huzur içinde hazlar solukluyor Hatice.
Sayfa 20 - 21
Ocağın ilgâsına "Vak'a-i Hayriye" demek mümkün değildir.
Bu esnâda, Sultan Mahmud, nedense Ocağın kudretini artırma değil, eksilt- me siyaseti güdüyordu. Nitekim Lütfi "Selîm'den beri Ocağın kudretinin kest ü taklili cihetine gidildiğini, ıslahına ve kuvvetlenmesine gayret gösterilmediği ni" yazmaktadır. Böylece, Ocağa bir baskın verildi ve sert bir tedbirle kaldırıldı (1826). Bu esnâda
Sayfa 772
Reklam
Sultan Mahmud: “Yüzümün çirkinliğinden ötürü halkın beni sevmemesinden korkmaktayım. Halk öteden beri yüzü güzel padişahlardan hazzetmiştir.” Ahmed Hasan: “Şevketli efendimiz, öyle bir şey yap ki kadın, çocuk, zengin fakir cümle halk seni canlarından çok sevip emrinle kendilerini ateşe ve suya atmaya amade olsunlar.” dedi. Sultan Mahmud: “Nasıl bir şey yapayım?” diye sordu. Ahmed Hasan: “Altını düşman say ki cümle âlem seni saysın.” Sultan Mahmud bu sözü takdir eyleyerek: “Bu sözün altında bin hikmet gizlidir.” dedi.
Der beyan-ı menäzil istanbulda ve geliboluda olan ve mısırda atılan menzilleri beyan ider asitäne-i sea'detde atılan menzil bunlardır uşta bahtiyar dimekle ma'ruf bir pehlivan gelüb lodos havasiyle atub taş dikmişdir anıñ ardınca yani kaya nam üstad atmışdır anıñ üzerine şirmerd atmışdır anıñ üzerine beñlü karagöz atmışdır anın üzerine
“Sultan Murad-ı Hamis”, "Sultan Murad bin Abdülmecid Han” olarak da bilinir. Abdülmecid ile Çerkes asıllı cariye Şevkefza Kadınefendi'nin oğludur. Cülus töreni Topkapı Sarayı'nda yapılmadığı gibi cülus tahtına oturmamış, kılıç alayı düzenlenmemiş, Cuma selamlığına da bir kez çıkabilmiştir. (...) 1861'de babasının ölümü ve
Sayfa 515 - 33- Sultan V. MuradKitabı okudu
Sultan Mahmud Han-ı Sânî”, “Sultan Mahmud bin Abdülhamid” ve “Adlî” mahlasından dolayı “Sultan Mahmud-ı Adlî" olarak anılmıştır. I. Abdülhamid ile Fransız asıllı Nakşidil Sultan'ın (öl. 1819) oğludur. (...) Osmanlı Devleti'nin genel yapısında Batılılaşma çığırını açmış, kurumlardan kıyafete ve müziğe kadar birçok alanda köklü
Sayfa 462 - 30- Sultan II. MahmudKitabı okudu
Reklam
“Osman-ı Sâlis”, “Sultan Osman bin Sultan Mustafa” olarak da tanınır. II. Mustafa ile cariye kökenli Şehsuvar Kadın'ın oğludur. Bu tarihe kadar tahta çıkan Osmanlı padişahlarının en yaşlısı olan III. Osman, (...) babası II. Mustafa'nın tahttan indirildiği 1703'te henüz dört yaşındaydı. Babası ve ağabeyi (I.) Mahmud'la
Sayfa 387 - 25- Sultan III. OsmanKitabı okudu
II. Mustafa ile cariye kökenli Saliha Sultan'ın (öl. 1739) oğludur. (...) Babası II. Mustafa'nın, daha çok Edirne'de oturması nedeniyle Mahmud'un çocukluğu da bu kentte geçti. (...) 23 Ağustos 1703'te tahttan indirilen babasıyla birlikte İstanbul'a getirilip Topkapı Sarayı Kafes Kasrı'nda göz hapsine alındı.
Sayfa 367 - 24- Sultan I. MahmudKitabı okudu
71 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.