"Düşünün: romandan neredeyse habersiz bir ülkede, Ahmed Midhat Efendi yaşamını romancı olarak sür­dürmeye karar veriyor."
Sayfa 27 - Hasan MellâhKitabı okuyor
Mason Locasına üye olan filozoflar, yazarlar ve gazeteciler: Rıza Tevfik, Ömer Rıza Doğrul, Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmed Râsim, Mehmed Emin Yurdakul, Hüseyin Cahid Yalçın, Ziya Gökalp, Ahmed Midhat Efendi, Midhat Cemal Kuntay, Reşat Nuri Güntekin, Enver Ziya Karal. Dikkat edilirse, İttihâdcıların bütün fikir babaları masondurlar.
Reklam
İslâmiyet demek ruh-i medeniyet demek; medenî olmak için Müslüman olmak kâfidir. -Ahmed Midhat Efendi
Bir sözlük nasıl vücuda getirilir? Bir kelimenin, kavramın tarifi nasıl yapılır? Hele size öncülük edecek örnek Türkçe sözlükler yoksa. Birçok dilden faydalandığı için o sözlükler, etrafından, masasında nasıl sıralanırdı? Bilgisayarı mı vardı? Fiş mi tutardı? Şimdi bu insanlara rahmet okumadan evvel biraz duralım. Artık elimizde Ahmed Midhat Efendi ve Şemseddin Sami'nin kullandıkları abaküsler değil, pilli hesap âletleri var. Ahmed Midhat Efendi 67, Şemseddin Sami ise 54 yaşında öldüler. Yirmi yaşlarında da yazmaya başladıklarını kabul edelim. Kâğıdın rahatça karalama yapıp yırtılacak kadar bol olmadığı, kurşun kalemin, hatta demir uçların bile bulunmadığı, divite, hokkaya batırılan kamış kalem cızırtısıyla bu adamların yazdıkları sayfaları ömürlerinin günlerine bölmeye himmet buyurun bakalım. Bu söylediklerim kolay yazanlar içindir.
1875 tarihli Felâtun Bey ile Râkım Efendi ününü hep korur, yeniden yeniden anılır, okunması önerilir. Beş yıl sonra yayımlanmış Henüz On Yedi Yaşında'ysa Ahmed Midhat'ın silik kalmış bir romanıdır. Oysa, bu eser, kaleme getirilmiş açısında da, romancının dünya görüşünü yansıtması açısından da Felâtun Bey ile Râkım Efendi'nin edebî düzeyini hayli aşar.
Sayfa 37
İLBER ORTAYLI'NIN KİTAPLIĞINDAN SEYAHATNAMELER 1. Goethe-Italya Seyahati 2. Ahmet Haşim - Frankfurt Seyahatnamesi 3. Marco Polo - Dünyanın Hikâye Edilişi / Harikalar Kitabı 4. Evliya Çelebi Seyahatnamesi 5. Ibn Battuta Seyahatnamesi 6. Azra Erhat - Mavi Yolculuk 7. Direktör Ali Bey - Seyahat Jurnali 8. Albert Einstein - Einstein
Sayfa 81 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
"Ahmed Midhat Efendi'nin yöntemi basit ama gerçekçidir. Onda kız çoktur, ama koca İstanbul'da şöhretine münâsip damat adayıysa pek azdır. Bu nedenle, gözüne birini kestirdiyse, hiç çekinmez, koluna girdiği gibi onu doğruca Beykoz'a götürürmüş. Ona karşı koyacak veya bileğini bükecek bir muharrirse henüz anasından doğmamıştır. Muallim Naci de çiftliğe 'birazcık zorla' götürülmüştü ama beyaz bir ata saçlarını dalgalandıra dalgalandıra binen on dört yaşındaki Mediha, otuz beş yaşındaki Muallim Naci'nin aklını başından almıştı. Oysa, Ahmed Midhat Efendi ilk başta Muallim Naci'nin aksine Hüseyin Rahmi'ye 'ağzı süt kokan çocuk' muâmelesi yapmış, sonra sonra ona bayağı ısınmıştır. Ahmed Midhat Efendi'nin Hüseyin Rahmi'ye vermek istediği kızın, namuslu ve dürüst biri olduğunu Ahmet Refik yazıyor. Ne var ki, Hüseyin Rahmi'nin yaşam tarzı tercihi çok farklı olduğundan, Ahmed Midhat Efendi'nin teklifini sonunda nezâket ve mâzeret bildirme ile savuşturmayı başarabilecektir."
Sayfa 299Kitabı okudu
II. Meşrutiyet'in ilanının ilk aylarında Kur'an'ın Türkçe tercüme ve tefsiri meselesiyle alakalı olarak matbuatta ciddi bir münakaşanın başgösterip Mustafa Sabri Efendi ile Ahmed Midhat Efendi arasında önemli bir kalem mücadelesinin meydana geldiğine daha önce işaret edilmişti. Ahmed Midhat Efendi'nin, Mustafa Sabri Efendi'ye şiddetle itiraz edip -önceleri (1901'de) aksini savunmuş olduğu halde- yeni siyasi koşulların etkisiyle Kur'an'ın muhakkak Türkçe bir tercüme ve tefsirinin yazılması gerektiğinden dem vurması, -bir kez daha söyleyelim- mevcut iktidarın siyasi ve fikri yönelimleri nazar-ı itibara alınmadıkça sağlıklı bir biçimde açıklanamaz. Nitekim bu metinler incelendiğinde, münakaşalara katılan kimselerin, Kur'an'ın Türkçe çevirisiyle 'inkilab' (II. Meşrutiyet İnkilabı) arasında bir bağ kurmaktan geri kalmadıkları, hatta Kur'an'ın Türkçe'ye çevrilmesinin inkılab'ın gereği olduğunu çok açık bir biçimde ifade ettikleri görülecektir.
Bugün daha seçik ayırt ediyoruz ki, yıkıldı yıkılacak bir im­ paratorluğun eşiğinde, telaşla anlatmak istemiş Ahmed Midhat; sanatın, kültürün, uygarlığın bir toplumu ayakta tutabileceğini. Anlatırken, düştüğü yanılgılardan yılmamış; yüksünmüyor, aşa­ ğılık duygusuna kapılmıyor, dediğim dedikçi değil. Hayatın, kendi gördüğüyle, kendi bildiğiyle kısıtlı olmadığını yolun ba­şındayken kavramış. Bu yüzden Monte Kristo'ya gönül borcunu ödemek ihtiyacı duymuş. Biz de bu yüzden saygı duyuyoruz Ahmed Midhat Efendi'ye ...
Sayfa 29 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Eserin önsözünde, Ahmed Midhat Efendi ünlü Monte Kris­to'dan esinlendiğini açık açık belirtiyor. Zaten Ahmed Midhat Efendi'nin ille özgün olmak gibi bir kaygısı yok. Roman sanatının yetkin örneklerine saygısı uçsuz bucaksız. Batı'dan öğrendiklerini bize anlatmak istiyor, ama ya­şadığı toprağın talepleri, gereksinmeleri çerçevesinde.
Sayfa 29 - Everest YayınlarıKitabı okudu
124 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.