Şerif Hüseyin McMahon'a yazdığı 14 Temmuz 1915 tarihli ilk mektubunda, istisnasz bütün Arap milletinin hürriyetlerini gerçekleştirmeye ve yönetimlerini kendi ellerine almaya karar verdiğini, böyle bir gayenin gerçekleşmesini desteklemenin ve buna yardım etmenin İngiltere'nin de menfaatine olduğunu belirterek şu teklifleri ileri
Sayfa 39 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Filistin'in yüzölçümüne gelince; bu yüzölçümünün siyasî sınırlara bağlı olduğu açıktır. Bu sebeple, Filistin'in en son siyasî sınırı olarak 1922 manda yönetimindeki sınırlarını almayı uygun görmekteyiz. Manda yönetiminin sınırları ise şöyle çizilmişti: Kuzeyde Akdeniz kıyısında Ra's en-Nakura'dan, kuzeydoğuda Banyas'a uzayan bir çizgi, buradan güneye dönerek Taberiye Gölü, Şeria Nehri ve Vadi A'râba ve Ölü Deniz'den Akabe Körfezi'ne uzanmakta ve oradan da kuzeybatıya dönerek Akdeniz kıyısında Han Yunus güneyinde Teli Refah'a ulaşarak Filistin'in sınırlarını meydana getirmektedir. Bu sınırlar içinde kalan Filistin toprakları 26.319 km2'dir.
Sayfa 17 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Reklam
24 Ocak 1965 tarihinde Suriye hükümeti, İsrailli bir casus Eli Cohen'i yakaladığını resmen duyurdu. Eli Cohen'in kullandı­ğı maniple cihazı ve telsizle iletilen son mesaj şuydu: "İsrail Baş­bakanı Levi Eşkol'e. Kamil ve arkadaşları bir zamandır bizimle beraberler. Akıbetlerini en yakın zamanda bildireceğiz. Suriye El
Yavuz Sultan Selim - Şah İsmail meselesi:
"Bugün Erdebil ve Tebriz'de herkes, bilhassa soğukkanlı tarihçilerin dışındaki aydınlar, Yavuz Selim ve Şah İsmail kavgasının ne kadar lüzumsuz ve tahripkâr olduğunu tekrarlar. Aslında tarihin kuralları vardır; birisi Türk şiirinin en arı dilli şairi olan Şah İsmail (Hatai), öbürü Fars şiirinin üstadı olacak derecede dil bilen Yavuz Selim'in savaşı bir medeniyet mücadelesi değildir. Bir nüfuz ve iktisadi yerleşim sorunudur. İran açısından mesele şuydu: İpek yollarını kim kontrol edecek, Akdeniz dünyasına nasıl çıkılacak? Yavuz Selim içinse Suriye-Filistin kadar önemli olan bölge Mısır'a hakim olmaktı ve Akdeniz'e çıkan yolu kontrol gerekiyordu."
Sayfa 44
Altınorda, Kırım, Moskova Knezliği Meselesi
Kırım Hanlığı, 1475'te Fatih'in Mengli Giray'ı Kırım tahtına oturtmasıyla Osmanlı tablliği altına girmişti. Osmanlı İmparatorluğu, Moskof Büyük Knazlığı'na 1530 tarihlerine kadar kuzeyde bir tehlike olarak bakmıyordu. 15. yüzyıl sonlarına kadar Kırım'ı ve Karadeniz sahillerini tehdit eden kuvvetler, Litvanya-Lehistan ile
Sayfa 175 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Gazi on bes gün sonra Akdeniz gezisine başladı. Hatay anayurda ait değildi. Sorun vardı. Mustafa Kemaľ'in aklı sürekli bu konuyla meşguldü. Gezisi sırasında elle yazılmış bir levhaya rastladı. "Suriye Hemșirenizi de Kurtarınız" yazılıydı. Antakyalı kızın, o herkesi ağlatp sızlatan hıçkırıkları hali karşısında Gazi: "Her millet layık olduğu mutluluğa erişir!" diye karşılık verdi. Adana, Antakya ve Îskenderun'u gezip Tarsus' a ulaştılar.. İstasyondan șehre doğru, bir süre yaya olarak yürüdüler. Onu görmek için sabahtan itibaren yolları dolduran Tarsusluların arasından neşeyle, selamlar vererek ilerlediler. Yaşlı bir kadın, Gazi'nin yolunu keserek çizmelerine kapandı. Gözlerinde yaş, haykırdı: "Bastığın toprağa kurban olayım Paşam!" Yerden kaldırmak için eğilirken, kulağına o kadının Kurtuluş Savaşı'nda, cephelerde çarpışmış Adile Çavuş olduğu fisıldandı. Gözlerinde iki damla yaş irilești. Yüzü günes kavruğu kadının elinden tutup ayağa kaldırdı: "Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın." Gözlerinin nemini elinin tersiyle dindirdi; yürüyüşünü sürdürdü. Hatay'ı alacaktı. Bunu şahsi meselesi olarak kabul ediyordu.
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
53 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.