Sonraki hafta her yerde ağladım. Uyandığında annemin öldüğünü biliyordum. Annemin orada ve ölü olduğu dışında hiçbir şey hatırlamadığım ağır rüyalardan uyanıyordum. Alışveriş, yemek, çamaşır gibi yaşamın gerektirdiği şeyler dışında hiçbir şey yapmıyordum. İşleri hangi sıraya göre yapacağımı çoğu zaman unutuyordum; sebzeleri soyup duruyor, bir sonraki adıma geçmek için biraz düşünüyor, ancak sonra onları yıkayabiliyordum. Okumak olanaksızdı. Bir kez bodruma indim, annemin valizi oradaydı, içinde cüzdanı, yazlık bir el çantası, atkıları vardı. Açtığım valizin önünde donup kaldım. En çok dışarıda, şehre indiğimde acı çekiyordum. Araba kullanırken bir anda, "Artık dünyanın hiçbir yerinde olmayacak." diyordum. İnsanların alışılagelmiş davranış biçimlerini artık anlayamıyordum, kasapta şu ya da bu parçayı seçmek için gösterdikleri özen beni dehşete düşürüyordu.
Babam Edna'nın çantası ile geri geldi. "Herkes eve girsin!" İçeri girdik ve babam beni yatak odama kilitledikten sonra tartışmaya başladılar. Yüksek sesle tartışıyorlardı ve çok çirkindi. Sonra babam anneme vurmaya başladı. Annem haykırıyor, babam vurmayı sürdürüyordu. Pencereden dışarı çıkıp ön kapıdan içeri girmeye çalıştım. Kilitliydi. Arka kapıyı denedim, pencereleri. Her yer kilitliydi. Arka bahçede durup bağrışmaları ve dayak seslerini dinledim.
Sonra dayak sesleri ve bağrışmalar kesildi, tek duyabildiğim annemin hıçkırıklarıydı. Uzun süre hıçkırdı. Sonra giderek azaldı ve sonunda kesildi.
Bugün bir hayale kapıldım
Nedense çantamızı süper sandım.
Sonunda gerçeği anladım.
Aslında süper olan çanta değil...
Her şeyi akıl eden
Benim biricik annem.
Babam Bekir Berk
Ertuğrul Hakan Berk
BEKİR BERK’İN ilk eşinden oğlu, Ertuğrul Hakan Berk’tir. O da babası gibi bir avukat. Balıkesir Barosunda görev yapıyor. Hakan Berk, babasıyla ilgili hatıra, bilgi ve belgeler konusunda bize yardımlarda bulundu.
Bize gönderdiği hatıralarda, ilk kez duyacağınız ilginç anekdotlar da var. Oğlunun kaleminden Bekir
Ne zaman nezle olsam annem sırtımı okşardı. Bir keresinde lunaparkta kaybolup ağlamaya başlamıştım. Annemin yanıma nasıl koşarak geldiğini ve beni kucakladığı gibi sımsıkı sarıldığını hatırladım. Diğer çocuklarınki gibi bir beslenme çantası istediğimde annem doğru çantayı bulmak için girmedik dükkan bırakmamıştı. Uykumu alamadığım zamanlarda hep huysuzlanırdım, annem de odama gelir, üstümü örterdi. Her ihtiyacım olduğunda bana yeni kıyafetler alır, kendisine bir iğne bile almazdı. Dünyanın en güzel Japon usulü rulo omletini pişirirdi. O omleti yemeye doyamazdım, annem kendi hakkını da bana verirdi. Doğum gününde omuz masajı için kupon vermiştim ama hiç kullanmadı. Kendisi için bu kadarının fazla olduğunu ve ziyan etmek istemediğini söyledi.