RAB'DEN KORKUYOR MUYUZ?
Bu bölümün başlığı muhtemelen pek çok Hristiyan'ın üzerinde çok az düşündüğü önemli bir konuyu ortaya koyuyor. Üzerinde ne kadar da az düşünülse, bu (zarar görme pahasına göz ardı ettiğimiz) oldukça önemli bir konudur. Kutsal Kitap'ın Rab korkusu hakkında söyleyeceği çok şey vardır, ancak Hristiyanların büyük bir çoğunluğu bu kavramı
Sayfa 99 - GDKKitabı okudu
Zaman bir asansör gibi ya indirir insanın ruhunu ya da çıkartır. Ama asla istediğiniz katta durmaz.
Sayfa 50 - İz Yayıncılık
Reklam
Sanki cehennem asansörü hayatının içine düşmüş ve asansör şeklinde bir delik bırakmıştı ruhunda.
Ben kilolu değilim.... Enerji fazlalığım var...
Aslına bakarsanız sistem çok basit çalışmaktadır. Gün içerisinde bir sürü iş yaparsınız. Bu işler, yazacağınız kitaba isim aramaktan tutun da her iki eli market poşetleriyle doluyken asansör düğmesine basma uğraşına kadar çeşitlilik gösterir. Bu işleri becerebilmek içinse vazgeçilmez bir ihtiyacınız vardır. "Enerji". Peki, enerjiyi nasıl elde edeceğiz? Tabii ki yiyeceklerden... Besinlerin içinde barındırdıkları enerji, onları yediğinizde size geçecektir. Burada basit bir matematik söz konusudur. En azından harcadığınız kadar enerjiyi besinlerden almak zorundasınız. Yani günde 100 birim harcıyorsanız 100 birim almak zorundasınız, yoksa işler yürümez. Burada vücudumuz bize güzel bir kıyak çekmiştir. Zira vücudumuzda enerji depolama sistemleri vardır. Yani önünüzde ihtiyacınız olandan fazla bir enerji kaynağı olduğunda, enerjinin fazlasını depolayabilirsiniz. Tıpkı harcamalarınızdan geri kalan paranızı bankaya yatırmak gibi düşünebilirsiniz. Aslına bakarsanız çok saçma değil mi? Harcayabilecek paramız, yani enerjimiz varken neden biriktirme ihtiyacı duyarız ki? Aslında bunun sebebi, hepimizde olduğu gibi, geleceğimizi garanti altına almak ihtiyacından başka bir şey değildir
Sayfa 215Kitabı okudu
Dinimi bulmuştum artık: Hiçbir şey bir kitaptan da­ ha önemli görünmüyordu bana. Kitaplığı, bir tapınak olarak görüyordum. Bir “molla”ın torunu olan ben, dünyanın çatısında, altıncı katta, Ana Ağacın en yüksek dalına tünemiş olarak yaşıyordum: Ağacın gövdesi asansör kabinesiydi.
“Dünyada birbirini tanımayan iki kişinin yüzlerinin bu kadar aptalca bir ifadeye büründüğü tek yer asansör olmalıdır.”
Reklam
Depodakiler liderlerini seçme hakkına sahip olacaklardı. Hatta belki de depo halkı demokrasiyi gerçek hayattakilerden çok daha fazla hak ediyordu. Ne de olsa depo gerçek bir kafesti ve o insanlar etraflarını sarmış duvarların sırtlarını yaslayacak kadar farkındaydı. Ama gerçek hayattakilerin hiçbir şeyden haberi yoktu! Özellikle de bir kafeste
Ne güzel özetlemişsin beni, nokta atışı.. sahte, yapay, çakma yürekler
Duracağı katı unuttu asansörüm, iki katın arasında sıkışan Hakan Günday'ın aksine, benim kurtuluşa açılacak kapım asansör boşluğunun zeminiydi. Her katta farklı bir aşkın entrikası dönerken yüzleşmekten korkmak değildi bu, yüzleşecek bir yürek bulamamamdandı.
Sayfa 43
Yaşlı adamlar, insanların kendilerinden konuşmalarını istemeleri için pusuda beklerler. Sonra bir şaft üzerinde hırıldayan paslı bir asansör gibi cır cır konuşurlar.
Sayfa 122 - E kitapKitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.